enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,5082
EURO
36,5022
ALTIN
2.952,58
BIST
9.031,82
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Samsun
Az Bulutlu
17°C
Samsun
17°C
Az Bulutlu
Cuma Çok Bulutlu
25°C
Cumartesi Yağmurlu
8°C
Pazar Hafif Yağmurlu
7°C
Pazartesi Çok Bulutlu
8°C

OKUMAKTAN KORKMAK

31.03.2023
29
A+
A-

OKUMAKTAN KORKMAK

  1. HALİSTİN KUKUL

Millet olarak, okumaya çok uzağız!..Sebebini sosyologlar ve pedagoglar çözmelidir. Çocuklarımız ve gençlerimiz, her seviyeli okulda,  çeşitli ihmâller yüzünden, gerekli ve yeterli bilgiyi teminde zorluklar yaşıyorlar. Belli yaşa gelmişlerimiz ise, her nedense, bir ‘bezginlik’  ve zaman zaman da ‘umursamazlık’ içinde bulunuyor!..

Bunları müşâhede ettikçe diyorum ki: Sakın ha!..Okumayın!..Asla, kat’iyyen okumayın!..Aklınızı ve düşünce melekelerinizi iptâl edin/ettirin gitsin!..

Bu mantığınızla; size, kim, okuyun diyorsa, sizi yoldan çıkarıyor demektir, bu sebeple sakın okumayın!

Gözlerinizi kapatın; kulaklarınızı tıkayın, şuûrunuzu ve şuûraltınızı mümkün olduğunca silip süpürün!

Elinize bir tablet veya cep telefonu alın!..Ne türlü, hangi çeşit muzır varsa, onu seyredin!..

Mümkün olduğunca, konuşmaktan da sakının!.. Yoksa, çok zahmete girersiniz!..Kendinize zulmetmeyin!..

***

Dostlar mesaj gönderiyor: “Uzun yazıyorsun, okumakta zorlanıyoruz!..” diyorlar.

Öyleyse; okumayın!..İncinirsiniz!..Çünkü, bu kafalara göre, bilgi, zehir’dir!..Ondan uzakta durmakta fayda vardır!..

Okumayın, çünkü, dünyâyı, okuyanlar ve yazanlar batırmıştır.

Ne yapın meselâ…Akşama kadar uyuyun…Hayır, uyumayın…Şaşar da, uyku esnâsında belki gayrı-ihtiyari düşünürsünüz; o da, nâzik beyninizi tahrip edebilir!..

Rüyâ bile size yaramaz!..

Yâni?

Yâni, mümkün olduğu kadar ‘düşünmek’ten de imtinâ edin!..

Biri çıkıp da, size derse ki, ‘okumak’ ve ‘düşünmek’ mübârek dinimizin birinci emridir, sakın ha, o kişinin yüzüne şaşkın şaşkın bakmayın!..Kendinize biraz çekidüzen verin ve hiç değilse susmasını bilin!..Böylece; “Ya hayır söyle ya sus” emrini yerine getirmiş olursunuz!

Gelelim asıl meseleye:

Bafra’da “EDEBİCE” isimli bir edebiyat dergisi çıkıyor/çıkarılıyor!..

“Edebiyat” dememişler de,  tevâzû ile, “Edebice” demişler!..Belki başka sebepleri de vardır ammâ, ben, böyle/bu kadarını anlıyorum. Tıpkı, Genel Yayın Müdürü Yaşar Vural gibi, nezâketi önde tutuyor!..

Yaşar Vural’la telefonlaştık. Sık olmasa bile, telefonlaşırız.

Bugün de, kendisini arayıp, hâlleşelim istedim.

Dersteymiş. Ders çıkışı hemen aradı. Yâni teneffüs arasında.

Yaşar Vural, edebiyat öğretmeni!..Bir ilçede, lisede edebiyat öğretmeni…Bu ilçenin adı: Bafra’dır!..

Bafra; il çapında, Samsun’un en büyük ilçesidir!..

Beni üzen bir cümlesi oldu ki, bu cümle, benim en az elli seneden beri, edebiyatçı büyüklerimden duyduğum bir sözdür.

Dedi ki:

-Hocam, bu iş çok zor yürüyor!..Bu dönem sonu herhâlde yayına son vereceğim!..Dayanamıyorum!..

-Yâni?

Yânisi şu ki, bir dergiyi, kargoyla göndermek bile, yirmi lirayı geçiyor. Bunu şöyle târif edeyim: Bir derginin sâdece kargo ücreti, üçyüz g(ı)ramlık dört ekmek parası!..

O hâlde, size, bugünden söyleyeyim: Bir gün gelecek, Samsun denilince, en önde ve belki de ilk önce “EDEBİCE DERGİSİ” anılacaktır!..Denilecektir  ki, “Vay be! Bafra’da bir edebiyat dergisi varmış da haberimiz yokmuş!”

Aynen böyle denilecektir!..Hem de, o çok bilmiş edebiyatçılarımız ve çok anlı-şanlı sanatseverlerimiz tarafından!..

Yaşarsak göreceğiz…yaşayanlar görecektir!..

Yaşar Vural, -elbette, telefondan, benim ne hâlden hâle girdiğimi/ne hâlde olduğumu görmeden- konuşurken, aklıma rahmetli Mehmet Çınarlı geldi.

Nereden nereye demeyin!..Siyâsette, milletvekili aday adayları furyasının  gırla gittiği bu günlerde, biz, Yaşar Vural’la edebiyat konuşuyoruz. Hattâ; Edebice’nin son 33. sayısı da, “Seçim ve Edebiyat” konusuna tahsis edilmiş. Belki duyar da, ibret alan biri çıkar!..

Siyâset, her şeyi altüst etmiş vaziyette!..

Sanki, bu memlekette, enkaz altında binlerce vatandaşımız can vermemiş gibi, bir o kadarı yaralanmamış, bunun onlarca misli insanımız evsiz barınaksız kalmamış gibi, öyle bir siyaset tantanası ki, bu tantananın yanında diğer meselelerin sözü mü olurmuş!!!

Birileri, belki, bu devirde edebiyat mı konuşulur, diyebilir!.. Diyebilir değil; birileri demezse, biri, mutlaka ve kesinlikle, der!..Çünkü, ortalama olarak, biz, böyleyiz!..

Çınarlı’ya döneyim!..Meşhur Hisar Dergisi’nin mîmâri Mehmet Çınarlı!..Sene: 1984…Onunla, Samsun Cumhuriyet Meydanı’nda bulunan Dîvan Pastahânesi’nin bahçesinde oturuyoruz. Siparişi kendisi yaptı. Kendisi, o sıra, Anayasa Mahkemesi Üyesi ve on-onbeş günlüğüne tatilini burada geçirmek istemiş. Sohbet arasında:

-Ağabey, dedim!..Hisar’ı yeniden çıkarmayı düşünüyor musunuz?

Belki bu soruyu sormamı beklemiyordu. Bilmiyorum. Biraz durakladı. O zamanlar, Hürriyet Gazetesi’nin çıkardığı bir dergi vardı. Yanılmıyorsam adı, Gösteri’ydi. Şöyle diyeyim, bizim cenahta, Hisar, Türk Edebiyatı, Töre, Çağrı, Erciyes ve tabiî ki, asırlık Türk Yurdu gibi dergiler vardı.  Bunlarda yazıyordum. Fakat, Gösteri’nin durumu başkaydı. Arkasında, Hürriyet gibi bir gazete vardı.

Ya Hisar’ın?

Çınar’lı, çok sâkin bir insandı. Hassastı. Kibardı. Titizdi.

Bana, tek cümleyle cevap verdi:

-Şâyet, Gösteri gibi, televizyonlarda reklâmını yapabilirsem!..

Sustu!..Bütün cevabı bu kadardı.

Demek ki, durgunluğunun altında yatan p(i)sikoloji buydu: Gösteri gibi!..

Yâni; ben, nasıl böyle bir reklâmı yapabilirim ki, Hisar’ı çıkarırım.  Çünkü; daha önce bana yazdığı mektuplarından birinde, “Bir sokak arkamızda bulunan Kültür Bakanlığı, dergimizi elden kabul etmiyor, postayla göndermemizi istiyordu. Bu da, Bakanlığın bize verdiği aboneliği alıp götürüyordu” diyordu.

Demek ki, o günden bugüne, hiçbir şey değişmedi!..

Av. Nevzat Türkten Ağabey, Kayseri’de Erciyes Dergisi’ni çıkarıyordu. Bir gün, Kayseri’de, kendi bürosunda, Kayseri’nin fedâkâr kültür adamı Mîmâr Müh. Âlim Gerçel’in de bulunduğu bir sohbet anında, aynı, Çınarlı’nın hüznü gibi bir hâle büründü.

Dedi ki;

-Halistin, üniversitesi bulunan, şu koskoca milyonluk şehir Kayseri’de Erciyes Dergisi’nin kaç abonesi var, biliyor musun?

Gözlerinin içine bakıp, söyleyeceği rakamı bekledim:

-Beş…Sâdece beş abone, dedi.

Yaşar Vural’la telefonda konuşurken, bunları düşündüm.

Edebiyat Târihçimiz Ahmet Kabaklı, arkasında, kocaman Türk Edebiyatı Vakfı olduğu hâlde, bilhassa  1978-1979’larda ne sıkıntılar çekmiştir, kimseler bilemez. Çünkü; o dönemde, her ay, onar – yirmişer dergi gönderirler ve katkı olsun diye, eşe dosta ricâda bulunur destek olmaya çalışırdık. Şimdiki ‘Türk Edebiyatçılar’, bunu, bilmezler!..

Şimdi!..

Samsun’da, iki üniversite bulunuyor!..Az şey mi?.. İki üniversite, bu!!!

Fakat, vaziyet de, bu!..

Samsun’un, istikbâlde, inanıyorum ki, iftihar edeceği bir dergisi var; fakat, ne yazık ki, şimdi, ondan kimsenin haberi yok!..

Üniversite şehri olmak herkese nasip olmaz, değil mi?!..Olmaz!..

Aslında; üniversite şehri, ‘İçi bomboş bir tâbir’dir!..

Şu kadarını söyleyeyim ki;  “üniversite şehri’ demek, bir mekânda, kapısında ‘üniversite’ yazan binaların bulunması demek değildir.

Şu anda, ilçelerde bile bir sürü yüksek okul açılmış fakat dünyada neredeyiz, siz onu mukayese edin!..

Bunun için diyorum ki, sakın okumayın!..Çünkü, o, bize, fazla geliyor!..Çünkü, ondan korkuyoruz!..Birkaç kişimiz okusun, yeter de artar bile, değil mi?

Bakın: Siyâsetin fıkır fıkır kaynadığı; elli bine yakın insanımızın vefât edip, ne kadarının enkaz altında kaldığının bilinmediği, binlerce yaralının ve bağrı yanık yakınlarıyla büyük bir milletin acılara büründüğü; gönüldeşlerin, dildeşlerin, hâldeşlerin, milletteşlerin, dertteşlerin, ırktaşların, vatandaşların, kardeşlerin, mevkideşlerin…birbirlerine ‘sövgüler yağdırdığı’; Alman, F(ı)ransız, İngiliz, Japon, Amerikan üniversitelerinin dünyanın en önünde yürüdüğü ve bizim üniversitelerimizin ilk beş yüze dahi giremeyip, deprem sebep gösterilerek bütün üniversitelerimizin ikinci bir emre kadar kapatıldığı; kişi başına düşen millî gelirimizin dünyanın en gerilerinde bulunanlarla aynı olduğu bir zamanda, asla ve kat’a okumayın!..

“Oku” mübârek emri,  (haşa) sâdece onlara gelmişçesine/inmişçesine, bizdeki okuma oranı binde ikilerde-üçlerde iken, onlardaki yüzde yirmilerde/yirmibeşlerde ise, kat’iyyen, okumayacak, kendini yormayacak, kafanı zorlamayacaksın!..

”Küçüldü” denilen şu koskocaman yeryüzünde, nasıl olsa okuyan, düşünen ve yazan birileri mutlaka vardır/olacaktır!..

Sakın, bundan da, zerrece üzüntü duymayın e mi?!..

NETİCE olarak; Türkiye’nin Samsun ilinin Bafra ilçesinin bir lisesinde edebiyat öğretmeni olan Yaşar Vural isimli genç bir zat, ‘EDEBİCE’ adlı bir dergiyi çıkararak Türk Edebiyatı’na biraz olsun fayda sağlayabilmek için çırpınadursun, biz,  Hazret- Mevlâna’nın Mesnevîsi’ndeki şu veciz ifadeyle sözü bağlayalım:

Wwwkapsamhaber.cm-30.03.2023-12.47

 

 

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

sanalbasin.com üyesidir