“YÜREĞİM AĞRIYOR- RUHUMUZ ACIYOR”
- HALİSTİN KUKUL
Romantizm lüksümüzün olmadığı zamanlardayız!..
Kaybettiklerimizin yerine aynısını ikame edemeyeceğimize göre, bir an evvel aklımızı başımıza toplamalıyız!..
Birbirimizin sesine âcilen kulak vermeli, derman olmalıyız!..
Depremin maddî sarsıntılarını ve p(i)sikolojk baskılarını üzerinden atmadan, üç âilenin birlikte yattığı derbeder bir çadırından, genç bir kadın, perîşân bir vaziyette çırpınarak şöyle haykırıyor:
-Yüreğim ağrıyor!..Ruhumuz acıyor!..
Bu cümleleri söyleten nasıl bir ruh hâlidir tasavvur edebiliyor musunuz?!
Edemiyorsanız/edemiyorsak, tasavvur edelim!..
Ağrımak ve acımak’ın ne olduğunu hâlâ anlayamadık: Gerçi, Millet olarak böyle günler için çok cömert, merhametli ve yardımseveriz hattâ bu hususta, dünyada da, bizden önde kimsenin olamayacağı muhakkaktır.
Lâkin, “Yüreğim ağrıyor” ve “Ruhumuz acıyor”u da, iyi tahlil etmeliyiz!..
Yanında, dâima bakıma muhtaç diyabet hastası, çocuk yaşta bir oğul ve kanser hastası yaşlı bir anne de var…
Dîğer tarafta, bir başkasının “Sesimizi duyan var mı? Suyumuz yok!” feryadı, ağlayışı, çırpınışı, pârelenişiyle karşılaşıyoruz!..
Bir başka kadıncağız ağlamaktan kıpkırmızı olmuş gözleriyle âdeta yalvarıyor:
“-Dünden beri su içmedim kızıma su kalsın diye!”
Yardım gitmedi demem mümkün değildir. Ancak, vaziyet de budur!..
Bu seslerin bâzısı, Hatay’dan, bâzısı, Kahramanmaraş’tan, Gaziantep’ten, Adıyaman’dan, Diyarbakır’dan, Kilis’ten, Adana’dan, Malatya’dan, Osmaniye’den, İskenderun’dan, Şanlıurfa’dan, Elbistan’dan…geliyor ammâ hepsi aynı ‘kapı’ya çıkıyor!..
Bu sızlanışların onlarcasını, yüzlercesini televizyonlar yayınlıyor, gazeteler yazıyor…Seyretsen bir türlü, seyretmesen bir türlü! Dayanılacak gibi değil!..
Bu vaziyet karşısında aklıma hep, Yûnus Emre’nin bir beyti geliyor:
“Beğler azdı yolundan bilmez yoksul hâlinden
Çıktı rahmet gölünden nefs gölüne dalmıştır”
Kimse, üzerine alınmasın!.. Bunca vatandaşımızı depremde kaybetmişken, bunca vatandaşımız yaralı iken, bunca vatandaşımızın barınacağı bir mesken yokken, bunca vatandaşımızın yatacağı yatağı, üzerine örtüneceği bir yorganı, elini yüzünü yıkayıp sağlıkla içebileceği suyu yokken, gençlerimiz üniversite tahsilinin uzağına itilmişken, “Beğler…nefs gölüne dalmış”, son model arabaları içinde, konforlu dâirelerinde, başka diyarlarda, başka işleri meşgale edinmiş, başka maksat ve hedeflerde yürümektedirler.
“Nefs gölü”, bizim maksat ve hedeflerimizin dışında bulunmalıdır!..Hakîkî mânada ‘hasbî’ olabilmeliyiz!..Samimî hasbîlik yânî!..
Bugün; son model arabalarla volta atma günü değildir!..Bugün; şahsî meseleleri, hırsları, öfkeleri ve menfaatleri önde tutma, makam-mevki kapma, para-pul kazanma zamanı değildir!..
Bugün; bu feveranları, bu feryatları, bu çığlıkları, bu acıları, bu ağrıları hissetme ve bunlara çâre bulma zamanıdır!…
Bugün; ağlayanın, sızlayanın, yananın, ezilenin, yaralananın, çırpınanın, derdine merhem olma zamanıdır!..
Büyük bir depremle karşıkarşıya kaldık!..Deprem, bize, çok büyük kayıplar yaşattı ve ardında, çok büyük acılar bıraktı ve devam edeceğe de benziyor.
Biz de, büyük Devlet’iz; biz de, büyük bir Millet’iz ve bunun üzerinden akl- selimle gelmesini bilmeliyiz!..
Beğler!..Lütfen, gösterişi, gibi görünmeyi, ‘ben’i, parti menfaatlerini, birbirinize lâf yetiştirmeyi bırakınız!..
Beğler!..kendinize çekidüzen veriniz!..Bu asîl ve azîz Millet’in değerlerini unutmayınız!..Seferberliğiniz, bu kelimenin mâna ve şuûruna lâyık olsun!..
Mutabakatı elden bırakmayınız; Millet, gençlik ve çocuklarımız sizlerden-tabiî ki, hepimizden- hizmet bekliyor!..
“Ben yaptım, ben ettim” sözlerini terkediniz!..
”Zâten, yapmam gereken buydu!” deyiniz!..
-Yüreğim ağrıyor!..Ruhumuz acıyor!..Sesimizi duyun!..Dünden beri su içmedim kızıma su kalsın diye!…” feverânlarına kulak veriniz; bu sesleri, benliğinizde yaşayınız!..
Unutmayınız ki, kuvvet, birlikten doğar!..
Wwkapsamhaber.com- 06.03.2023-11.53