“OKUMAKTAN MANİ NE”
M. HALİSTİN KUKUL
Okumak bahsinde çok gerilerde kaldık!..Sebebi, şu veya bu, her neyse! Herkes bir mâzeret
peşinde!..Kimi, maârif sistemi diyor; kimi kültür; kimi de, kişileri ihmâlle suçluyor!..
Netîce buysa; ortalığı velveleye vermenin, tepinmenin bir mânası yok!..
Oturulur, ağırbaşlı , ciddî ve anlaşılır bir hâlde istişâre yapılır; aksaklıklar söylenir, müspet unsurlar
ileri sürülür, yola devam edilir.
Fakat, heyhat!..Ne mümkün!..Böyle ağırbaşlı düşünüp karar verecek irâde bizde ne
gezer!..Sitemden, ağız dalaşından, kavgadan buna vakit mi ayırabiliyoruz!..
Okumadan, tecrübe etmeden, sahaya inip gayret göstermeden ilim mi yapılır, san’at mı icrâ
edilir?
Bir de şu var!..Bu işin zamanı ve zemini yok!..Konfor arayanların çoğu yolda kaldı. Zaman
arayanlar, boyun büktü, göçtü gitti.
Şuûrlu okuma; ilmî, edebî ve bediî hüviyet taşıyan eserlere ulaşmakla sağlanır. Bunun da şartları
vardır.
O zekâya sahip olacaksın, kaynağını iyi tespit edip seçeceksin ve çalışacaksın!..Çok da zekân
olmuş, çok da kaynağın var fakat çalışmıyorsun, güle güle değil, ağlaya ağlaya yürü!..
Mahkûmluk, senin istikbâlindir!..
***
Hazret-i Mevlâna, Mesnevî’sinin üçüncü cildinde şöyle der:
“Su, yüceden alçağa akar; ondan sonra da alçaktan yücelere ağar”.
Neye el ovuşturacağını ve ne ile huzur bulabileceğini bilmeyen insanoğlu, ne akma’yı ne de
ağma’yı becerebiliyor.
Suyun duruluğunu bozmayın sakın!..Onun, hayat kaynağı olduğunu da unutmayın!..
Bu da şu demektir ki, suyu bulandırırsanız, hayat kaynağınız kurur!..
İçinizi de, pırıl pırıl tutun ki, gözeden yeni fışkıran tâze su gibi her şeye can versin!..
Bulanıklık, azâbın işâretidir. İnsanlığın da, kâinat nimetlerinin de zelîl olmasıdır!..
Öyleyse; büyük şâirimiz Fuzûlî’nin sesine de kulak verilmeli:
“Saçma, ey göz, eşkden gönlümdeki odlare su
Kim bu denlü dutuşan odlare kılmaz çâre su”
Yûnus Emre de diyor ki:
“İlim ilim bilmektir ilim kendin bilmekdür
Sen kendüni bilmezsin yâ nice okumakdur
Okumakdan ma’ni ne kişi Hakk’ı bilmekdür
Çün okudun bilmezsin ha bir kurı emekdur”
“Okumakdan ma’ni ne” ile başlayalım!..Neyi murat edersen, maksadın ve niyetin ne ise, ona doğru
yürürsün. Bundan ötesi, azmine bağlı!..
Bu da, önce “kendini bilmek”le başlar. Netîcesi ise, “Hakk’ı bilmekdür” ki, o da, kurtuluşa ermenin
başlangıcıdır.
“Kendin bilmek”; kendini okumaktır. Yaratılış maksadını araştırmaktır. Tabiatı, kâinatı temâşa edip,
keşfe gayret etmektir.
Her an yenilenen, doğum ve ölümle muhatap olan dünya varlıklarındaki sırları çözme gayretinde
bulunmaktır.
İnsan olarak yaratılmanın gaaye ve hedefini tespitle, “Hakk’ı bilmek” emeline ulaşmaktır.
Çünkü; “Kendini bilen Rabb’ini bilir”.
Okumazsan veya hangi maksatla okuduğunu bilmezsen, boşuna kürek çekiyorsun demektir.
İmam-ı Gazalî hazretleri (1058-1111) de şöyle buyurmaktadır:
“Anatomi ve astronomi ilmini bilmeyen, Allahü teâlânın varlığını ve kudretini anlayamaz”.
Demek ki, okumanın maksadı vardır. Şartları vardır. Gayretleri, emekleri, yorulmaları ve hizmet
hedefleri vardır.
Bunlar yoksa; “Oku!” emrini de duymamış ve idrâk etmemişiz, demektir!..
Kütüphânesiz, laboratuvarsız, konferans salonsuz hangi icadın peşinde olacağız!..
Muhakeme yapma zamanıdır, ey kişi!..Bak, gör ve idrâk et ki; bu “mâna”da, okumadan geçirdiğin
yıllar, yaşadığına değdi mi, değmedi mi!?..
ÇINGI DERGİSİ, SAYI: 77, OCAK-ŞUBAT 2023, SF. 26;wwwkapsamhaber.com-01.02.2023-19.17