MHP lideri Bahçeli, terörsüz Türkiye sürecinin aşama aşama ilerlediğini ve Siyonist-emperyalist baskılara rağmen gelişmelere yakın olunduğunu belirtti.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin siyaset ve liderlik okulu programında yaptığı konuşmada, gündeme dair önemli değerlendirmelerde bulundu. Bahçeli, terörsüz Türkiye sürecinin kademe kademe ilerlediğini vurgulayarak, hedefin milli birlik ve kardeşliğin tahkimine odaklandığını ifade etti.
Bahçeli, provokatif çıkışlara ve dış baskılara rağmen sonuçlara doğru ilerlediklerini dile getirdi. Açıklamalarında, ❝Göz kamaştıran gelişmelerin muhatabı olmanın eşiğindeyiz, kıyısındayız❞ ifadelerini kullandı.
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun 19. toplantısında İmralı’ya giden milletvekili heyetinin açıklamalarının değerlendirildiğini aktaran Bahçeli, PKK kurucu önderliğinin mesajlarının ❝makul, müspet, muteber ve muayyendir❞ olduğunu söyledi.
Bahçeli, bu mesajların aksine kamuoyuna maksatlı açıklama yapmanın süreci çarpıtmak anlamına geldiğini belirterek, Türkiye’nin adil, hakkaniyetli ve ahlaki temelli bir barış mimarisi hayata geçirdiğini savundu.
Cizre’deki provokasyonlar ve Kandil’den gelen açıklamaların kendilerini yıldıramayacağını belirten Bahçeli, kendi durumunun takdirini bir faninin değil, Allah’ın bileceğini ifade etti. Bahçeli, ❝Bozkurtluğuma gelince; ben elbette bir Bozkurtum, ecel aman verdiği müddetçe Bozkurt olacağım❞ şeklinde konuştu.
Toplumsal dayanışmanın önemine işaret eden Bahçeli, diyalog ortamının güçlendirilmesi gerektiğini ve ihtirasları dizginleyecek manevi değerlerin var olduğunu ekledi. Ayrıca, ❝Kürt kardeşlerimizin alayını hasretle, muhabbetle, hürmetle kucaklıyoruz❞ sözleriyle birlik mesajı verdi.
Devlet Bahçeli, konuşmasının son bölümünde futbol gündemine ve kamuoyundaki bazı tartışmalara değindi. Türk futboluna bahis iddialarıyla gölge düşürenlerin ve rüşvet iddialarının bir ahlak krizi göstergesi olduğunu söyledi.
Ayrıca, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik eleştirilerini sürdürerek, İBB’deki durumu ❝Yüzyılın yolsuzluğu olarak tanımladığımız İstanbul Büyükşehir Belediyesi soygunu milli hafızaya mıh gibi yerleşen bir ahlak krizi değil midir?❞ sözleriyle değerlendirdi.
