Türki Cumhuriyetlerinde ve Türkiye de basılıp dağıtılan 26 yıllık geçmişe sahip olan Aylık Siyasi Yenises dergisinde “Serhat Şehri, Aşıklar Diyarı Kars Anılarım” adlı makalem yayınlanan, dergimiz bugün elimize ulaştı. Yenises dergisi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü ve Genel Koordinatör Mehmet AKSOY’a ilgilerinden dolayı çok teşekkür ediyorum.
SERHAD ŞEHRİ, ÁŞIKLAR DİYARI KARS ANILARIM
Kısa zaman aralıklarla önce biricik anneciğimi ve ardından dayıoğlunu kaybetmenin derin acısını yaşarken, Kars Ozanlar Âşıklar Derneği (KOŞAD)’tan davet aldığım şiir dinletisi programına gitmeyi hiç düşünmüyordum. Dostlarımın “Senin için bir değişiklik olur, kafanı toplarsın” telkiniyle programa gitmeye karar verdim. Gideceğim ortamda yeni yüzler, âşıklar, şair kardeşlerimle tanışma şansı bulacağım düşüncesiyle otobüste giderken,
Samsun’dan ve yeni kaybettiğim, ellerimle toprağa verdiğim annemden uzaklaştıkça
gözlerimden yaşlar akıyor sel oluyordu. Hatta bir ara otobüsü durdurup inmeyi, Samsun’a geri dönmeyi düşünmeye başlamıştım. İçim içime sığmıyor, adeta nefesim kesiliyor ve boğuluyordum ki; kendimden geçmişim. Bir iki saat uyumak beni biraz rahatlatmıştı. Ama otobüsten inme isteğim hala devam ediyordu. Anneciğimden kısa bir süre sonra 57 yaşında dayıoğlunu kaybettiğim aklıma geldi. Kendi kendimi teselli etmeye çalıştım. Gözlerimi kapattım ve Allah’ı zikretmeye başladım. Zikir çekmenin verdiği coşkusuyla omuzlarımda tabutunu taşıdığım annemden uzaklaşma korkusu kaybolmuş ve rahatlamıştım.
BURAM BURAM TARİH KOKUYOR
Yolculuğum nihayete erip Serhat Şehri, Âşıklar Diyarı, buram buram tarih kokan
Kars’a sabahleyin geldiğimde, iki gün evvel yağmış olan karların soğuğu adeta yüreğimi
soğuttu. Caddelerde sular donmuş, kaldırımlarda karlar erimemişti. Kuru bir soğuk vardı. Biran evvel Kars Öğretmenevine gitmeyi, sıcak çay içerek içimi ısıtmayı istiyordum. Otobüs firmasının servisiyle geldiğimiz Öğretmenevinde ilk işim çay içmek oldu. Sanki bir yıldır çay içmemişim gibi içtikçe içiyordum. İçimi ısıtan çayın bu zevki almam için Kars’a gelmem
gerekiyormuş. Öğretmenevindeki sabah kahvaltısı bir harikaydı. Kars Kaşarının bir çok çeşidi, balı, tereyağı, mercimek çorbası mükemmeldi. KOŞAD Başkanı Suzan Aydemir, bizlere kahvaltıda hoş geldiniz diyerek, nezaketle masalarımızı ziyaret ettiler. Sohbetin derinleştiği mükellef bir kahvaltı sonrası, iki saat dinlenmek için odalarımıza çekildik. İstirahatten sonra arabalara binerek iki günlük Kars maceramız başlamış oldu.
AZİZE MERYEM KADETRALİ GÖRULMEYE DEĞER
Öncelikle Ani Harabeleri’nden bahsetmek istiyorum. Buranın her tarafından tarih
fışkırıyor. Ermeni sınırına kadar gittik. Ermenistan bayrağı karşımızda duruyordu. Hatta telefonumun operatörünün bana mesaj göndererek, ‘Ermenistan’a hoş geldiniz’ demesine ve bir de tarife paketi satmak için SMS göndermesine şaşırdım. Bu sınırda ne tarafa baksam her tarafta bir tarihi eser yatıyordu. Ani Kadetrali, diğer adıyla Azize Meryem Kadetrali görülmeye değerdi. Beşik Kilise, Fethiye Camii isimleriyle de bilinen Ani Kadetrali’nin
temeli, Ani’nin en gelişmiş olduğu Ermeni Bagratuni Krallığı döneminde, 989 yılında atılmış, 1001 yılında tamamlanmış. Bu muazzam yapıta hayran kalmamak elde değildi.
ANADOLU’DAKİ İLK TÜRK CAMİSİ EBUL MENUÇEHR
Sonra hayranlık içerisinde Ebul Manuçehr Külliyesini gezdim. 1064 yılında Selçuklu Sultanı Alparslan’ın Anı kentini fethetmesinden sonra, Anı Beyi olarak atadığı Menuçehr tarafından 1072 yılında, dikdörtgen planlı iki katlı olarak yapılan ve 99 basamaklı merdivenle çıkılan minaresinde, kufi yazı stiyle ‘Bismillah’ yazan Anadolu’daki ilk Türk Camisini gururla seyrettim. Ani Antik Kentinde, Selçuklu Sultanı Alparslan’ın şehri fethetmesinden sonra 1064 yılında yapılmış olan ve şehri çevreleyen surların üç aşamalı olarak yapılmış olması da dikkatimi çekti. Tigran Honents Kilisesi, İpek Yolu Köprüsü, Büyük. Küçük Hamamı, Ani Kaya Kilisesi, saymakla bitiremem. Ani’de yerde duran bir taşı bile elime alsam, yüzyılların anılarını taşıdığını görüyordum.
KARS KALESİNDEN KARTAL BAKIŞI
Hele Ardahan’a bir başka güzellik katan ve insanı çıldırtan Çıldır Gölü üzerinde insanın donmadan yürüyesi geliyor, Bir de donduğunda üzerinde Atların kızakları çektiği, halayların çekildiği, buzların kırılarak balık tutulduğu, üzerinde her türlü aksiyonun yapıldığı Çıldır Gölü anılarım, Ani Harabeleri gibi aklımdan hiç çıkmayacak. Şenlik Baba Türbesi, Namık Kemal’in dedesi Abdüllatif Paşa Konağı, hele Kars Kalesine çıkıp Serhad Şehri Kars’a kuş bakışı seyir sizi başka âlemlere taşıyor. İnsanın o zirvede kendisini bir kartalın kanatlarına sahip olduğunu düşünerek uçmak istemesi, bambaşka bir duygu. İyi ki de gelmişim buran buram tarih kokan bu güzel şehre. Burada güzel insanları tanıma fırsatı buldum, yeni dostluklar kurdum. Birçok âşık, şair, yazar kardeşlerimle tanıştım ve başka organizasyonlara da davetler aldım. Kars’ta sağ olsunlar bana da sahnede kendi yazmış olduğum iki şiirimi okuma fırsatı verdiler.
YOLU GÜNEŞİN DOĞDUĞU ŞEHİRDEN GEÇEN SİİRLER
Kars’a tabi ki yalnız gitmedim, yanımda Enişte bey, Halk Şairi Yazar Doğan Kan ve Eşi kız kardeşim Nurgül Kan da bana eşlik ettiler. KOŞAD Başkanı Suzan Aydemir Hanıma sahnede Samsunlu Sanatçılar Derneği’nin yayınladığı “Yolu Güneşin Doğduğu Şehirden Geçen Şairler” Şiir Seçkisi kitabımızı Dernek adına imzalayarak hediye ettim. Doğan Kan da kendi şiirlerinden iki şiir, Kız kardeşim Nurgül Kan da benim iki şiirimi seslendirerek
Samsun’umuzu çok güzel temsil ettik. KOŞAD Başkanı Suzan Aydemir’in bizi gözü yaşlı olarak yolcu etmesi bizi hem hüzünlendirdi hem de gururlandırdı.
GİDEMEDİĞİNİ YER SENİN DEĞİLDİR
Sevgili dostlar, kendi gözümle gördüğüm ve gezmekle kendimi çok şanslı hissettiğim