Mert Başaran, katıldığı bir canlı yayında, asgari ücret zammının yalnızca çalışanları değil, işverenleri ve dolaylı olarak tüm ekonomiyi etkilediğine dikkat çekti. Başaran, “Bir ülkede bu kadar çok asgari ücretlinin olması iyi bir şey değil. Asgari ücreti konuşmamız bile sorun” ifadelerini kullandı.
Başaran, maaş zammının belirlenmesinde ileriye dönük enflasyon tahminlerine göre hareket edilmesine karşı çıkarak, bu yöntemin sonuçlarının ciddi riskler barındırdığına işaret etti.
Başaran, zammın mevcut ekonomik göstergelere göre belirlenmesi gerektiğini ifade ederek şunları söyledi:
“Devlet diyor ki ‘gelecekte enflasyon bu olacak, biz zammı buna göre yapalım.’ Ancak bu yaklaşım gerçekçi değil. Çünkü tahmin tutmadığında ekonomik dengeler sarsılıyor ve sonuç felaket oluyor. Zam oranı var olan enflasyona göre yapılmalı.”
Başaran, asgari ücretin sürpriz şekilde yüksek bir artış göstermesi halinde şaşıracaklarını ve mutlu olacaklarını da belirtti.
Başaran, kira artış oranlarının asgari ücret artışı ile bağlantılı olması gerektiğini savunarak dikkat çekici bir öneri sundu. Örneğin, bir arkadaşının kira artışının kanunen yüzde 62 olarak belirlendiğini ifade ederek, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Kira yüzde 62 artarken, asgari ücreti yüzde 25-30 artırmak mantıklı değil. Aradaki fark nasıl karşılanacak? İnsanların bu farkı ödeyebilmesi için maaşlar da kira artış oranına uygun artırılmalı.”
Asgari ücret tartışmalarına siyasi partiler de katıldı. CHP’nin 30 bin TL asgari ücret önerisini değerlendiren Başaran, “Muhalefette bu rakamı söylemek kolay çünkü bütçeyi yönetmiyorlar. Ancak hükümete gelindiğinde bu oranların uygulanması genelde mümkün olmuyor” dedi. Yine de kendisinin de gönlünden geçen rakamın 25 bin TL’nin üstünde olduğunu ifade etti.
Başaran, yüksek zam oranlarının işverenleri zor durumda bırakabileceğini ve kayıt dışı çalışmanın artabileceği gibi risklere de dikkat çekti.
Asgari ücret artışının beklenen enflasyon mu yoksa gerçekleşen enflasyon oranına göre yapılacağı konusu halen tartışılıyor. Uzmanlar, maaş artışlarının hem çalışanların alım gücünü koruyacak hem de işverenlerin maliyetlerini dengede tutacak şekilde planlanması gerektiğini belirtiyor.
