Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye’nin birlik ve bütünlüğünü önceleyen, kapsamlı bir toplumsal ve siyasal barış vizyonu sundu. Özellikle Türk-Kürt kardeşliğine yaptığı vurguyla dikkat çeken Davutoğlu, demokratik çözüm sürecine dair 10 maddelik bir yol haritası önerdi. Konuşmasında siyasal ahlak, ekonomi, tarım, deprem ve çevre gibi çeşitli güncel konulara da değindi.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, partisinin grup toplantısında Türkiye’nin önemli sorunlarına ve geleceğine dair kapsamlı değerlendirmelerde bulundu. Konuşmasının ana eksenini Türkler ve Kürtlerin ortak tarihi ve birlikte yaşama iradesi oluşturdu. Davutoğlu, ülkenin birliğini pekiştirecek adımlar atılması gerektiğini vurgulayarak, bu kapsamda demokratik çözüm süreci için 10 maddelik bir plan sundu.
Türk ve Kürt Kardeşliği Vurgusu
Davutoğlu, konuşmasına ❝’Biz’ kimdir❞ sorusuyla başlayarak, Türklerin ve Kürtlerin Anadolu topraklarını birlikte vatan kıldığını ve Türkiye Cumhuriyeti’nin bu ortak miras üzerinde yükseldiğini belirtti. Etnik kimlikler üzerinden toplumu ayrıştırma çabalarına karşı çıktı. Tarihi şahsiyetlere atıfta bulunarak, ❝Alparslan’ın ordusunda bir Kürt, Selahaddin’in ordusunda bir Türk olmak isterdim❞ diyerek Türklerle Kürtler arasındaki tarihsel kardeşliğin derinliğini vurguladı. İki toplum arasına örülmeye çalışılan duvarları parçalama kararlılığında olduklarını ifade etti.
Demokratik Çözüm İçin 10 Maddelik Plan
Gelecek Partisi lideri, demokratik çözüm sürecinin yeniden sağlıklı bir zeminde yürütülmesi için 10 maddelik bir yol haritası önerdi. Bu planın dikkat çeken maddeleri arasında silahların kamuya açık ve şeffaf bir törenle teslim edilmesi, suç işlememiş örgüt mensuplarının topluma yeniden kazandırılmasına yönelik rehabilitasyon çalışmaları, örgütün finansal kaynaklarının kesilmesi, Suriye’de bölgesel iş birliğiyle Kürt haklarının tanınması, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin sürece aktif olarak dahil edilmesi ve devletin en üst düzeyinden kamuoyuna yönelik bir ❝Ulusa Sesleniş❞ konuşması yapılması gibi başlıklar yer aldı.
MHP Lideri Bahçeli’ye Takdir
Davutoğlu, konuşmasında Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin çözüm sürecine dair bazı açıklamalarına değinerek, bu duruşu cesaret verici olarak nitelendirdi. Bahçeli’nin HDP yöneticilerine yönelik taziye ziyaretini ❝psikolojik devrim❞ şeklinde yorumlayan Davutoğlu, diğer siyasetçilerden de benzer bir sorumluluk ve adım atma beklentisi içinde olduğunu dile getirdi.
Siyasi Ahlak ve Güven Vurgusu
Süreçlerin başarılı olması için samimiyetin ve güvenin esas olduğunu belirten Davutoğlu, siyasi etik dışı uygulamaları ve vekil transferleri gibi güç hesaplarını eleştirdi. ❝Kendi çağrısını anlamsızlaştıran adımlar atanlar bu sürecin düşmanıdır❞ ifadelerini kullandı.
Tarım ve Ekonomi Sorunları
Konuşmasında ekonomik sıkıntılara ve tarım sektörünün sorunlarına da geniş yer veren Davutoğlu, özellikle çay ve süt üreticilerinin artan maliyetler karşısında üretimden çekildiğini söyledi. Ziraat Bankası’nın basın sektörüne kredi sağlarken çiftçileri ihmal ettiğini iddia etti. Don felaketinden etkilenen çiftçilerin borçlarının ertelenmesi ve acil destek verilmesi çağrısında bulundu. Davutoğlu, tarımsal üretimin devamlılığının ❝bir beka sorunu❞ olduğunu vurguladı.
Deprem ve Çevre Konuları
Afyonkarahisar’ın önemli bir deprem kuşağında bulunduğunu hatırlatan Davutoğlu, yerel yönetimler ve merkezi hükümetin iş birliğiyle hızla deprem tedbirleri alınması gerektiğini belirtti. Kütahya’da yaşanan son depremlerin bu konunun önemini artırdığını ifade etti. Kandıra’da yapılması planlanan çöp depolama tesisine karşı bölge halkının tepkisini dile getiren Davutoğlu, bu projenin iptali için mücadele edeceklerini söyledi. ❝800 yıllık tarım alanı katledilemez❞ diyerek Kandıra halkına ❝Asla sahipsiz değilsiniz❞ mesajını verdi.
Devlet ve Hükümet Ayrımı Vurgusu
Davutoğlu, çözüm sürecine verdiği desteğin mevcut hükümete değil, devletin birliğine ve bütünlüğüne yönelik olduğunu net bir şekilde ifade etti. Sürecin başarıya ulaşmasının, tüm tarafların sorumluluk alması, şeffaflık ve halkta güven duygusunun yeniden tesis edilmesiyle mümkün olacağını belirtti.
