Türkiye’de 4 kadından birinde görülüyor
Dünya Sağlık Örgütü tarafından 2004 yılından beri meme kanserinde erken teşhisin önemi ve meme kanseri farkındalığı sağlamak için ekim ayı “Meme Kanseri Bilinçlendirme ve Farkındalık Ayı” olarak biliniyor. Meme kanseri, dünyada ve Türkiye’de en sık izlenen ilk on kanser arasında ilk sırada yer alıyor.
Ülkemizde ve dünyada kadınlarda en sık karşılaşılan ve aynı zamanda en sık ölüme neden olan meme kanseri, meme dokusunda yer alan hücrelerin kontrolsüz çoğalması ile ortaya çıkıyor. Erkeklerde meme kanseri kadınlara oranla çok daha az sıklıkta görülüyor. Meme kanseri dünya genelinde tek başına kadınlarda, tüm kanserlerin yüzde 30’unu, tüm kanserlerden ölümlerin ise yüzde 14’ünü oluşturmakla birlikte, en sık görülen kanser türü olarak karşımıza çıkıyor.
Diğer kanser türlerinde olduğu gibi meme kanseri ile beslenme arasında da sıkı bir ilişki bulunuyor. Sağlıklı beslenme meme kanserinden korunmada önemli bir faktör. Meme kanseri hastalarında bağışıklık sisteminin aktivasyonu, kanser tedavisi, mevcut kanser tedavisinin olumsuz etkilerine bağlı semptomların hafifletilmesi ve meme kalitesinin iyileştirilmesi gibi nedenlerle beslenme tedavisi uygulanabiliyor.
Son zamanlarda yapılan bazı çalışmalar, meme kanserinin önlenmesi için diyet ve fiziksel aktivitenin değiştirilebilir risk faktörleri arasında olduğunu ve obezitenin meme kanseri riskini etkilediğini gösteriyor. Postmenopozal kadınlarda obezite, globulin (SHGB) düzeylerinin azalmasına neden olabiliyor. Bu durum ise, serbest östrojen düzeylerinin artmasına ve meme kanseri riskine yol açıyor. İdeal kiloya sahip kadınların, özellikle menopoz dönemi sonrasında meme kanseri olma riskinin daha az olduğu biliniyor.
Sabri Ülker Vakfı; beslenmenin meme kanseri riskini azaltmadaki önemine dikkat çekiyor.
Beslenmenize dikkat ederek meme kanseri riskini azaltın
Tüm kanserlerde olduğu gibi sebze ve meyveden zengin, yeterli ve dengeli bir beslenme, uygun koşullarda hazırlanmış gıdaların tüketimi ile sürdürülebilir sağlıklı beslenme alışkanlıkları, fiziksel aktivitenin artırılması, sağlıklı kilonun korunması ve sigara kullanımından uzak durmak meme kanseri riskinin azaltıyor. Emzirmenin meme kanserinden koruduğuna dair çok sayıda çalışma bulunduğu için tüm annelerin bebeklerini en az 2 yıl süreyle emzirmeleri de öneriliyor. Yeterli ve dengeli bir beslenmede genel olarak alınan total kalorinin yağlardan gelen oranının yüzde 30’u aşmamasının kanser riskini azaltmaya yardımcı olduğu belirtiliyor. Ayrıca, yağ grubu içinde Omega-3 açısından zengin beslenme, kanser riskini azaltıyor.
Pişirme yöntemlerine dikkat edilmesi önem taşıyor
Özellikle haftada 1-2 kez mevsimine uygun balık tüketilmesi önemli. Kırmızı etin yanı sıra tavuk, balık, hindi eti gibi alternatiflerinde beslenmede yer alması ve çeşitlilik sağlanması ile pişirme yöntemlerine dikkat edilmesi önem taşıyor. Örneğin, kızartma yerine ızgara, haşlama veya fırında pişirme yöntemleri tercih edilebilir. Karbonhidrat kaynağı olarak tam tahıl ürünleri tercih edilerek lif alımı desteklenebiliyor. Yapılan bazı çalışmalar, yüksek glisemik indeksin meme kanseri riskini arttırdığını gösteriyor. Bu nedenle tam buğday ekmek, tam buğday makarna, bulgur, yulaf, kuru baklagil gibi liften zengin, düşük glisemik indeksli karbonhidrat kaynaklarını tüketmeye özen gösterilmeli. Meyve ve sebzeler beslenmedeki önemli vitamin, mineral, lif ve antioksidan kaynağı olarak önümüze çıkıyor. Yapılan çalışmalar, meyve ve sebze tüketiminin meme kanseri riskini azalttığını gösteriyor. Kanserden koruyucu bir diyette her gün en az 2 porsiyon meyve ve en az 3 porsiyon sebzenin yer alıyor olmasına özen gösterilmelidir. Özellikle mevsimine uygun sebze ve meyve tüketimi de önemlidir. Meyvelerin şeker oranı yüksek olduğundan porsiyon miktarına da dikkat edilmesi gerekiyor.
Meme kanserinden korunmada fitokimyasallar
Sebze ve meyvelerdeki fitokimyasalların, antioksidan ve anti-kanser aktivitelerine bağlı olarak sinerjik etkilerinin olduğu ileri sürülüyor. Tüm biyoaktif bileşiklerin bazı kanser türlerinin ve özellikle de meme kanserinin önlenmesinde önemli rolünün olduğu biliniyor. Diyet posası bu koruyucu bileşiklerden biri. Avrupa Prospektif Kanser ve Beslenme Araştırma (EPIC) çalışmasında posa yönünden zengin diyetlerin, özellikle sebzelerin posa içeriğine bağlı olarak meme kanseri riskinde azalma sağlayabileceği belirtiliyor. Farklı sebze ve meyvelerin fitokimyasal içeriği, kanserin önlenmesindeki mekanizmalar üzerinde tamamlayıcı ve destekleyici etkiler yaratacağından meme kanserinden korunmada bu besinlerin tüketimi oldukça önemli.
Zerdeçal ve çörekotu antioksidanlar yönünden destek
Yapılan çalışmalarda bağışıklık sistemini uyarıcı, alerjiyi azaltıcı, kan şekerini düşürücü, tansiyon düşürücü, enfeksiyonu azaltan etkileri görülen çörek otunun içerisinde bulunan maddelerin, meme kanseri hücrelerini öldürebildiği belirtiliyor. Zerdeçal ile yapılan çalışmalarda ise, zerdeçalın iltihap giderici ve antioksidan etkisi üzerinde duruluyor. Ayrıca zihinsel fonksiyonları artıran zerdeçal özellikle uzak doğuda tümörlerin de tedavisinde uzun süredir kullanılıyor. Ara öğünlerde yoğurtlarınıza, ana yemeklerde ise salata veya çorbalarınıza zerdeçal veya çörekotu ekleyerek diyetinizi antioksidanlar yönünden destekleyebilirsiniz.
Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı