Türkiye’nin Riskli Fay Hatları: 30 Hat Deprem Üretme Zamanına Yaklaşıyor
Giriş
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir, Türkiye genelinde deprem üretme zamanı gelmiş, uzun süredir kırılmadığı için yüksek stres biriktiren 30 aktif fay hattı tespit ettiklerini duyurdu. Bu tespitler, 2023 Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından Türkiye’deki aktif fayların yeniden değerlendirilmesi sonucunda yapıldı.
Riskli Fay Hatları ve Tespit Yöntemleri
Prof. Dr. Sözbilir, 1996 yılındaki çalışmalarda belirlenen ve henüz kırılmamış faylardan altısının sonradan deprem ürettiğini hatırlatarak, mevcut durumda Türkiye’de tanımlanmış 485 civarında fay bulunduğunu belirtti. Bu faylar arasında, “sismik boşluk” olarak tanımlanan, yani deprem üretme periyodu yaklaşmış veya gelmiş hatların tespit edildiğini ifade etti. Sözbilir, bu belirlemelerin, fayların geçmişteki deprem aktivitesini inceleyen paleosismoloji yöntemleri ile yapıldığını, bu sayede deprem tekrarlama aralıklarının hesaplanabildiğini ve bazı fay hatlarında bu sürenin dolmak üzere olduğunun anlaşıldığını söyledi.
Belirlenen Kritik Fay Bölgeleri
DEÜ tarafından yapılan çalışmalarda kritik seviyeye ulaştığı belirlenen 30 fay hattının Türkiye’nin farklı bölgelerine yayıldığı açıklandı. İstanbul’da güneydeki Kumburgaz, Adalar ve Avcılar segmentleri, İzmir’de Tuzla Fayı, Balıkesir’de Gökçeyazı segmenti, Kayseri’de Erciyes ve Erkilet fayları, Malatya, Ovacık, Erzincan’da Yedisu fayı ve Güneydoğu Anadolu’da Şirvan, Cizre, Yüksekova fayları, “deprem üretmeye en yakın faylar” arasında değerlendiriliyor. Prof. Dr. Sözbilir, ❝Bazı faylar 3 bin ila 4 bin yıldır kırılmamış durumda. Bu, sürekli stres biriktirdikleri anlamına geliyor ve bu stresin bir gün mutlaka boşalacağını biliyoruz❞ ifadelerini kullandı.
Yapılaşma ve Kentsel Dönüşüm Gerekliliği
Prof. Dr. Sözbilir, belirlenen riskli fay hatları üzerinde yapılaşmanın acilen sınırlandırılması gerektiğini vurguladı. DEÜ öncülüğünde hazırlanan raporların ilgili belediyelere sunulduğu ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile paylaşıldığı bilgisini aktardı. Sözbilir, ❝Bu fayların geçtiği bölgelerde yapılaşmanın mekânsal planlamaya entegre edilmesi şart. ‘Fay sakınım bandı’ dediğimiz sınırlamalarla, doğrudan fay zonu üzerine yapı inşa edilmemesi gerekiyor❞ dedi. Ayrıca, mevcut yapı stoğunun da olası kırılma senaryosuna göre değerlendirilmesi ve yüksek risk taşıyan yapıların kentsel dönüşüm kapsamında yenilenmesinin büyük önem taşıdığını sözlerine ekledi.