NİSA NUR BACAK/ANKARA-BHA
Ankara Ticaret Odası (ATO) 60. Komite Başkanı ve restoran işletmecisi Abdurrahman Işıksever, artan maliyetler ve sektördeki zorluklarla ilgili dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Işıksever, restoranlarda et fiyatlarının yüksekliğine dair yaşanan şikayetlere ve sektörün karşılaştığı ekonomik zorluklara dikkat çekti.
Işıksever, özellikle et fiyatları konusunda şu ifadeleri kullandı: “Et ve Süt Kurumu, zincir marketlere eti 290 TL gibi bir fiyattan veriyor. Biz ise lokanta ve restoranlar olarak eti dışarıdan aldığımızda 500 TL’ye yakın maliyetle karşılaşıyoruz. Bu fark, elbette ki fiyatlara yansıyor. Halkın market fiyatlarıyla restoran fiyatlarını kıyaslaması çok doğal ama biz eti neredeyse iki katına alıyoruz. Müşteri de bizi marketteki gibi 290 liradan et alıyoruz zannediyor ve tepki gösteriyor. Ben eti dışardan bu fiyata alıyorum diyorlar, lokantada bu fiyatı görünce müşterilerimiz bize sitem ediyor.”
Ramazan ayı yaklaşıyor… Işıksever, bu dönemde menü fiyatlarını oluşturmanın giderek daha zor hale geldiğini belirtti. “Ramazan geliyor, Ramazan menüsü fiyatlarını oluşturmakta çok zorlanıyoruz. Çözüm önerimiz, markete veriliyor halk ucuz et alsın diye, bize de verilse halk ucuza yemek yer. Bakıldığında fiyatlar çok pahalı geliyor. 210 lira gibi bir fark var arada. Bu da haliyle müşteriye yansıtılıyor. Gelir gider dengesini koruyarak fiyat belirlememiz gerekiyor.” dedi.
Ayrıca, restoranların karşılaştığı diğer bir zorluk ise sabit giderler ve personel ücretleri. Işıksever, pandemi sonrası sektördeki değişimleri anlatırken, personel giderlerinin yükselmesine de dikkat çekerek şunları söyledi: “Asgari ücret açıklandı, biz personeli asgari ücretle çalıştırıyoruz mu zannediyorsunuz? Ustalarımız var, personelimiz var. her personel asgari ücretten zam istiyor. Yüzde 30’sa 30 zam talep ediliyor. Şu an kuzu ciğer 900 TL. Bu fiyatlarla alım yaparken nasıl ucuz satış yapabilirim? Her şey yükseliyor, elektrik tarifesini biliyorsunuz. Bütün bunların sorumlusu bizmişiz gibi restoran fiyatları el yakıyor algısı yaratılıyor. Bu fiyatların bu seviyelere gelmesinin sebebi biz değiliz. Biz uyguna alırsak uyguna satarız. İçecek markaları, et fiyatları, restoranın elektriği, suyu gibi şeylere zam yapılırken bizim sabit kalmamız mümkün olmuyor.”
Restoran işletmecisi, müşterilerin sosyal medyada gramaj üzerinden yaptığı eleştirilerin de gerçek durumu yansıtmadığını belirtti. “Bize yönelik sosyal medya eleştirileri genellikle gram üzerinden yapılıyor. Ancak, restoranlar arasındaki fiyat farkları sadece gramajla ilgili değil. Bir restoranın bulunduğu lokasyon, kira maliyeti, personel gideri gibi faktörler fiyatları etkiler. Çankaya’nın göbeğindeki bir restoran ile mahalle arasındaki bir esnafın menüsünde farklı fiyatlandırmalar olabilir.” diye açıklamada bulundu.
Ayrıca Işıksever, öğle servislerinin azalması ve restoranların sadece akşamları dolu olmasının sektöre büyük bir yük getirdiğini de belirtti. “Ankara memur şehri olduğu için insanlar genellikle hafta sonu dışarı çıkarlar. Öğlen servisi de artık restoranlarda pek kalmadı. Öğle servisi yapamadığımız için akşam servisi tek başına bizim giderlerimizi karşılamıyor. Herkes 95’li yıllardaki gibi evden yemeğini hazırlayıp götürmeye başladı.” dedi. Restoranlarda öğle servisi yapılmaması durumunun büyük bir zorluk oluşturduğunu söyleyen Işıksever, online sipariş ve gel-al servislerinin artan komisyonlar nedeniyle restoranlar için bir başka zorluk haline geldiğini de vurguladı: “Online sitelere yüzde 40’a kadar komisyon ödüyoruz. Sonuç olarak, restoranlar işin yükünü taşıyor ama kazanç çok az kalıyor.”
Son olarak Işıksever, sektördeki bu sıkıntıların çözüme kavuşturulabilmesi için devletin ve karar alıcıların daha fazla destek ve işbirliği göstermesi gerektiğini belirtti. “Restoranlar, sektörün temel taşı. Ancak her geçen gün kapanan restoran sayısı artıyor. Pandemi öncesinde açılacak şubeler için yatırım yapabiliyorduk, şimdi ise artan maliyetlerle dükkanımızı döndüremiyoruz. Pandemi öncesi bir adanayı 30TL’ye satıp kar edebiliyorken şimdi bir adanayı 450 TL’ye satmamıza rağmen döndüremiyoruz. Kanun koyucuların, bir karar alacaklarsa bize de danışmaları gerekiyor, sektör temsilcilerinin ve STK’ların görüşünü almalılar.” dedi.