Yolsuzlukla Mücadelede Karşıtlık Çelişkisi
Prof. Dr. Zakir Avşar, yolsuzlukla mücadelenin sürerken, bu mücadeleyi yürütenlere karşı da bir mücadele yürütüldüğü yönündeki gözlemini dile getirerek, yolsuzluğun toplumsal huzur, güven ve kalkınma önünde çok katmanlı bir sorun olduğunu vurguladı. Avşar, yolsuzluk iddialarına karşı çıkanların, delillere rağmen dosyaların içinin boş olduğunu iddia edebildiklerini belirtti.
Avşar’dan Yolsuzlukla Mücadele Vurgusu
Prof. Dr. Zakir Avşar, yazısında yolsuzlukla mücadelenin kritik önemine dikkat çekerek, bu alanda yaşanan “büyük ve derin bir çelişki” olduğunu ifade etti. Avşar, bir yandan yolsuzluğa karşı çaba gösterilirken, diğer yandan da bu çabayı gösterenlerin engellendiğini öne sürdü. Yolsuzlukla mücadelenin toplumsal huzur, güven, barış, refah ve kalkınma için elzem olduğunu vurgulayan Avşar, yolsuzluk yapanlar kendilerinden olduğu için mücadeleyi reddedenlerin veya mücadele edenlere cephe açanların olduğunu savundu.
Yolsuzluk İddialarına Yönelik Tepkiler
Avşar, yolsuzlukla mücadele çabalarının “siyasi operasyon” olarak nitelendirilebildiğini, mücadele eden kurumların değersizleştirilmeye çalışıldığını belirtti. Hatta bu çabaların ‘cunta’ veya ‘darbe’ gibi ifadelerle gölgelenmeye çalışıldığını, yapılan suç faaliyetlerinin ise perdelenmeye çalışıldığını iddia etti. Avşar, ❝Onca maddi gerçeğe, kameralarla sabit suçüstülere, delillere, tanıklara, itiraflara, şikayetlere rağmen kamuoyu karşısına çıkıp iddianameler henüz hazır olmadığı için içeriğine tam olarak vakıf olmadıkları konularda ‘dosyaların içi boş’ iddialarında bulunabiliyorlar❞ ifadelerini kullandı.
Yolsuzluğun Çok Katmanlı Etkileri
Yolsuzluğun sadece ekonomik kaynak kaybına yol açan bir maliyet unsuru olmadığını belirten Avşar, aynı zamanda kamu yönetiminde ahlaki erozyon yarattığını, toplumsal adalet duygusunu aşındırdığını ve demokratik meşruiyeti zayıflatan çok katmanlı bir güvenlik ve kalkınma sorunu olduğunu kaydetti. Kamu kaynaklarının adil, etkin ve verimli kullanımını engelleyen yolsuzluğun, devlet-toplum ilişkilerinde güven krizine sebep olduğunu, yerel ve ulusal ölçekte politik istikrarı tehdit ettiğini ve toplumsal ayrışmayı derinleştirdiğini dile getirdi.
Partilerüstü Bir Mesele Olarak Yolsuzlukla Mücadele
Avşar, küreselleşen dünyada ülkelerin rekabet gücünün sadece makroekonomik büyüklüklerle değil, kurumsal şeffaflık, hesap verebilirlik ve hukukun üstünlüğü gibi normlarla ölçüldüğünü vurguladı. Bu bağlamda yolsuzlukla mücadelenin etik bir tercih olmasının yanı sıra, sürdürülebilir kalkınma, demokratik istikrar ve toplumsal refah için stratejik bir zorunluluk olduğunu ifade etti. Yolsuzlukla mücadelenin partilerüstü bir mesele olduğuna işaret eden Avşar, hiçbir siyasi hareketin bu süreçten muaf olamayacağını, aksine siyasi partilerin yolsuzlukla mücadelede etkin rol almasının demokrasinin kendini onarma kapasitesinin ve siyasetin meşruiyetinin göstergesi olduğunu savundu.
Siyasi Partiler ve Sivil Toplumun Rolü
Siyasi partilerin hem toplumsal güvenin hem de hesap verebilirliğin dinamosu olması gerektiğini belirten Avşar, partilerin kendi içlerinde etik kurulları etkinleştirmeleri, şeffaflık ilkesini hakim kılmaları, parti içi denetim mekanizmalarını bağımsızlaştırmaları ve yolsuzluk iddialarını siyasal hesaplaşma malzemesi yapmadan soruşturabilecek kurumsal cesareti göstermeleri gerektiğini kaydetti. Avşar, sivil toplum kuruluşlarının ise yolsuzlukla mücadelede kamu denetimini destekleyen toplumsal bir basınç unsuru olarak kritik bir işlev üstlendiğini söyledi. Medya, akademi ve sivil toplumun aktif katılımı olmadan yolsuzlukla mücadelede toplumsal sahiplenmenin mümkün olmayacağını ifade eden Avşar, bu nedenle yolsuzlukla mücadele süreçlerinin sivil izleme komisyonları ve şeffaf raporlama yöntemleriyle desteklenmesinin kamusal denetimin etkinliğini artıracağını sözlerine ekledi.