Harvard Üniversitesi’nin uzun soluklu araştırması: Günde 2.5 fincan kahve, sağlıklı yaşlanma şansını %5 artırıyor.
Harvard Üniversitesi tarafından 1984 yılından bu yana sürdürülen kapsamlı bir araştırma, düzenli kahve tüketiminin sağlıklı yaşlanma süreçlerini desteklediğini ortaya koydu. Yaklaşık 40 yıldır devam eden çalışma, 47 bin kadının yaşam tarzı, beslenme alışkanlıkları ve sağlık verilerini inceledi.
Kahve Tüketimi ve Sağlıklı Yaşlanma Bağlantısı
Araştırma bulgularına göre, her gün yaklaşık 240 ml (80 mg kafein) içeren bir fincan kahve tüketmek, sağlıklı yaşlanma ihtimalini %1 oranında artırıyor. Bu miktar günlük 2,5 fincana yükseltildiğinde, sağlıklı yaşlanma şansı %5’e kadar artış gösteriyor. Çalışmada dikkat çekilen bir nokta, bu olumlu etkinin yalnızca kafeinli kahvede gözlemlenmesi. Kafeinsiz kahve ve çayın aynı faydayı sağlamadığı belirtildi. Kahve tüketiminin, yaş ilerledikçe hem bilişsel hem de bedensel fonksiyonların korunmasına katkı sunduğu vurgulandı.
Şekerli İçeceklerin Olumsuz Etkisi
Araştırmanın diğer bir bulgusu ise şekerli ve gazlı içeceklerin sağlıklı yaşlanma üzerinde tam tersi bir etki yarattığını göstermesi. Her gün bir bardak gazlı içecek tüketen kadınlarda sağlıklı yaşlanma ihtimali %19 azalırken, bu tür içeceklerin genel sağlık üzerindeki olumsuz etkilerinin sağlıklı yaşlanma kriterlerini karşılama oranını %25 düşürdüğü belirlendi.
Araştırmanın Benzersizliği ve Koruyucu Etkiler
Araştırma ekibinin başkanı Dr. Sara Mahdavi, çalışmanın önemine değinerek sağlıklı yaşlanmayı tanımladı ve bulguların kapsamını açıkladı. ❝Sağlıklı yaşlanma; 70 yaşına kadar kronik hastalıklardan uzak kalmak, zihinsel ve fiziksel işlevlerin korunması ve ruh sağlığının sürdürülmesi olarak tanımlanıyor,❞ dedi. Dr. Mahdavi ayrıca, yapılan bu çalışmanın ❝bireysel sağlık çıktılarının ötesine geçerek kahve tüketiminin yaşlanmanın farklı alanlarındaki etkisini bütünsel olarak inceleyen ilk uzun vadeli araştırma❞ olduğuna dikkat çekti. Toplanan veriler, kahvenin sadece enerji verici özelliğinin yanı sıra; Alzheimer, diyabet, yüksek tansiyon ve kalp-damar hastalıkları gibi yaygın sağlık problemlerine karşı da koruyucu bir rol oynayabileceğini işaret ediyor. Çalışmanın detaylı sonuçlarının, Amerikan Beslenme Derneği’nin pazartesi günü düzenlenecek olan yıllık toplantısında kamuoyuna sunulması bekleniyor.