Akcagöz açıklamasında; Değerli Basın Mensupları ve çok değerli Samsun kamuoyuna…
Öncelikle, toplantımıza uzaktan yakından katılan siz değerli dostlarımızı içtenlikle selamlıyorum; hoş geldiniz.
Beni zaten tanıyorsunuz ama yine de tanımayanlar için kendimi kısaca tanıtmak isterim. 1977 yılında Çarşamba’da dünyaya geldim. İlk ve orta öğrenimimi Çarşamba’da tamamladıktan sonra, 2000 yılında Atatürk Üniversitesi Erzincan Hukuk Fakültesi’nden, 2007 yılında Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sosyal Bilgiler Öğretmenliği Bölümü’nden mezun oldum. 2017 yılında Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü bünyesinde siyaset bilimi alanında yüksek lisansımı tamamladım ve akabinde Kamu Hukuku alanında gerçekleşen ‘Göçmen Kaçakçılığı ve İnsan Ticareti’ adlı çalışma ile 2022 yılında doktor unvanını kazandım. Siyaset yaşamım 2007 yılında CHP Çarşamba İlçe Başkanlığı görevi ile başladı. Sırasıyla, CHP Çarşamba İlçe Başkanlığı, 2009 yılında CHP Samsun İl Disiplin Kurulu Başkanlığı, 2015-2018 yılları arasında iki dönem CHP Samsun İl Başkanlığı görevinde bulundum. 2018 yılı Milletvekili seçimlerinde, Samsun’u daha iyi temsil edebilmek, yıllar yılı çaresiz bırakılan memleketimin sesi olabilmek ve bugüne kadarki bilgi, birikim ve potansiyelimi Samsun için sarf etmek adına, yönetim kurulu arkadaşlarımın, ilçe başkanı arkadaşlarımın yani örgütümün, isteği ve onayıyla Milletvekili adayı olmak için görevimden ayrıldım. Yirmi yılı aşkın bir süredir serbest avukat olarak çalışıyorum ve 2014-2016 yılları arasında Samsun Barosu Genel Sekreterliği görevinde bulundum. Samsun Barosu’nun çok çeşitli komisyonlarında başkanlık görevini yürüttüm. Benim gibi avukat olan Sinem Akcagöz ile evliyim. 2 çocuk babasıyım. ‘Göçmen Kaçakçılığı ve İnsan Ticareti’ adlı basılı bir kitabım mevcuttur.
Bugün burada, yeni bir başlangıç için sizlerle bir aradayız. Her yeni başlangıcın, hiç şüphe yok ki içinde taşıdığı bir umut, bir heyecan ve gelecek güzel günlere dair inancı vardır. Bugün burada, işte bu heyecanı taşıyoruz. Yüreğimizde taşıdığımız bu heyecan, her yaptığımız işte, her attığımız adımda bizimle birlikte var olmaya devam edecektir.
Bugün size 2023 yılının panoramasını çizmek isterim.
Ekonomi, ben ekonomistim diyen ama iktisadi gerçeklerin hiç birinden haberi olmayan birinin ellerinde. Vatandaşın alım gücü düşmüş. Hükümet, ek vergilerle bütçeyi doğrultma gayreti içerisinde.
Din, Atatürk’e hakaret eden, onu görmezden gelen Diyanet kurumunun sarmalında.
Siyaset, baskılarla ilerlemeye çalışıyor.
Kültür, gerici kurumların telkinleri ve baskıları altında.
Sanat, hiç bu dönemde olduğu kadar zapturapt altına alınmış değildir.
Hükümet, kadın düşmanı politikaları destekliyor.
Üreten kesim, ekonomik koşulların zorluğu altında eziliyor.
İşçi, memur perişan.
Köylü, üretmiyor, üretemiyor.
Adalet mekanizmasına güven kalmamış. Artık sıradan insanlar bile yargıya müdahale edildiğini, adil bir yargı kurumunun ortadan kalktığını düşünüyor.
Korku iklimi oluşturulmuş. Tayyip Erdoğan hakkında güzelleme yapmak dışında işlevi olmayan sözde gazeteciler her gün televizyon kanallarında boy gösteriyor ve Cumhuriyet’in temel dinamiklerine, kuruluş felsefesine hakaret ediyor.
Özgür basın, tamamen susturulmak istenmektedir.
Gerçek gazeteciler ise cezaevlerinde..
Kamu idaresinde liyakatin yerini yandaşlık almış. Her geçen gün iş bilmez bir AK Partili bürokratın ülkeye verdiği zararla karşılaşıyoruz.
Memleketin belediyeleri, millete hizmet yerine AK Parti hükümetlerinin arka bahçesi olarak ve adeta yandaş iş adamlarına destek olmak adına faaliyet göstermiş, Samsun Büyükşehir Belediyesi de dâhil önümüzdeki elli yıl ödeyemeyeceğimiz kadar borç yükünün altına girmişiz. Memleketin geleceği ipotek altında.
Samsun, pilot bölge ilan edilmekle, Arap coğrafyasından kontrolsüz bir şekilde son on yıldır binlerce göçmen Samsun’a yerleştirilmiş. Bu on yıl içinde Arap halk Samsun’un çeşitli mahallelerinde adeta gettolaşmış; kendi sosyal alanlarını yaratmış ve denetimsiz bir şekilde hayatını idame ettirmektedir. Samsun, IŞİD operasyonlarının merkezi haline gelmiş. Terör örgütüne yapılan operasyonları şöyle bir internet ortamında tarayın; Samsun’un içine düştüğü içler acısı durumu görürsünüz. Göçmenlerin ne kadar kalacakları, ne zaman gidecekleri belli değil. Dolayısıyla, Samsun’un önümüzdeki on yılı da yanlış göç ve göçmen politikalarının doğurduğu sorunlarla uğraşmakla geçecektir.
Dış politikada da memleketimiz en kötü dönemini yaşamaktadır. Türkiye’nin komşuları ile arasında, uluslararası hukuktan kaynaklanan komşuluk hukuku tamamen rafa kalkmıştır. Güzel memleketimiz, komşu ülkelerin yurttaşları tarafından yaşadığımız ekonomik çalkantılar nedeniyle ucuz pazar olarak görülmektedir. Suriye ile kalıcı barışın yolu açılmalı; diplomatik düzeyde görüşmelere acilen geçilmelidir. Kan ve barut kokusundan bıkan, yorulan bölge halkının sosyal ve ekonomik gelişimi için acil önlem paketleri açıklanmalıdır.
Samsun, göç veren bir belde haline geldi. Bunun sebepleri bellidir. Yıllardır oyalanan Samsun halkına, türlü vaatlerle AK Partili Belediyeler tarafından kandırılan Samsun halkına, tüm gerçekleri anlatmaya, Sayıştay Raporlarına yansıyan gerçekleri ifşa etmeye devam edeceğiz.
Siyaset üretmek, laf üretmek değildir. Siyaset, topluma kılavuzluk edebilmek adına, önderlik edebilmek adına çıkılan yolu işaret eder. Samsun’da, daha önceki İl Başkanlığımız döneminde yapmış olduğumuz basın açıklamaları ile altı binin üzerinde haber olduk. Bu açıklamalarla, Samsun halkının avukatlığını üstlendik. O dönemde olduğu gibi önümüzdeki İl Başkanlığımız döneminde de Belediyeleri adım adım takip edeceğiz. Gerek Belediye Meclis Üyelerimiz ile, gerekse yargı yoluyla bu belediyelerdeki hukuk dışı uygulamaları bir bir ortaya çıkaracak ve Samsun halkının hakkını hukukunu savunup, bu doğrultuda mücadeleyi en tepe noktaya taşıyacağız.
Samsun’un dağı, taşı, toprağı, suyu bizimdir. Kamuya ait bu varlıklarımızın peşkeş çekilmesine, talan edilmesine, çevrenin zehirlenmesine, dün dur dediğimiz gibi bugün de dur diyeceğiz ve bu yöndeki sorumluluk projelerini hayata geçireceğiz.
Derdimiz makam kovalamak değil, iz bırakmak, dişe dokunur iş yapmak ve Mustafa Kemal Atatürk’ün manevi mirasçısı olarak görev talep etmekten ibarettir. Bu dönem bizim usta işler yapacağımız bir dönem olacaktır. Bu ustalık döneminde, CHP Samsun örgütü ile birlikte inanıyorum ki Samsun’un ayakta alkışlayacağı işlerin altına hep birlikte imza atacağız. Tek bir kişinin böyle bir savaşta galip çıkması mümkün değildir. O halde, daha önce yaptığımız gibi bu süreçte de tüm ilçelerimizi dinamize edecek faaliyet alanlarını bulup, tahlil edip yol alacağız.
2023 yılı Türkiye’sini anlatırken, memleketin geçmiş yüz yıllık serüvenini özetlemeden geçmek olmaz. Bugün maalesef, Cumhuriyet kazanımı fabrikalarımız, öz varlıklarımız artık yok. Bunlar son yirmi yıl içinde AK Parti hükümetleri tarafından satıldı. Üreten Türkiye, muhtaç bir ülke haline getirildi. Kendi kendine yeten Türkiye, saman ithal edecek duruma getirildi. Atatürk’ün, savaştan çıkmış ülke ekonomisini fotoğraflayan İzmir İktisat Kongresi’nde üstüne basa basa işaret ettiği ekonomik tam bağımsızlık AK Parti hükümetleri tarafından ranta kurban edildi. Ekonomiyi idare edecek kurumlar siyasetin emrine teslim edildi. 1950’lerde Amerikan yardımlarıyla ve dünya ölçeğinde bir sömürü planı olan Marshall projesi ile Türkiye ekonomisi adım adım bugünlere taşındı ve AK Parti hükümetleri eliyle de emperyalist projelere hizmet edilmeye devam ediliyor.
Mustafa Kemal’in bize bıraktığı en büyük miras, laik Türkiye Cumhuriyeti’dir. Bu eseri korumak ve yüceltmek, Atatürk tarafından en kutsal görev olarak tanımlanmıştır. Bizim bugün kadınıyla erkeğiyle Türk gençleri olarak, ilçe başkanı olmak, il başkanı olmak ve milletvekili olmanın ötesinde en büyük görev ve idealimiz, Mustafa Kemal Atatürk’ün ideallerini yaşatmak ve her tarafından saldırıya uğramış ve uğramaya devam eden Atatürk Türkiye’sini korumak ve yaşatmak olmalıdır. Atatürk’ün bundan yüz yıl önce işaret ettiği nasihatler, bugün bizim düsturumuz olmaya devam ediyor. Ulu önderin, büyük nutkunda bize teker teker saydığı tehlikeler bugün birer birer güzel memleketimizin başındadır.
Değerli hemşehrilerim;
Laik devlet, büyük bir tehdit altındadır.
Ulus devlet, ciddi bir tehlike ile karşı karşıyadır.
Seçimler gelir geçer, asıl mağlubiyet vazgeçtiğimizde karşılaşacağımız somut durumu ifade etmektedir. Seçimlerden çıkaracak olduğumuz dersler mutlaka olmalıdır.
Cumhuriyet Halk Partisi Tüzüğümüzün 1.maddesinin 3. ve 4.fıkraları aynen şöyledir;
3) Cumhuriyet Halk Partisi, Atatürkçülüğün “Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik, Devrimcilik” ilkelerine bağlıdır.
4) Cumhuriyet Halk Partisi, başta Kurtuluş Savaşımız olmak üzere Aydınlanma ideallerini, emek mücadelelerini, sosyal demokrasinin özgürlük, eşitlik ve dayanışma ilkelerini benimseyen çağdaş demokratik sol bir siyasal partidir.
Bu tanımlanan, Cumhuriyet Halk Partisi’nin temel kimliğidir. Bu kimlik, başka arayışlarla, seçimlere yönelik yanlış adım ve yaklaşımlarla tahrip edilemez, edilmemelidir. Türkiye Cumhuriyeti, yetmiş yıldır emperyalizmin kucağında oyuncak olmuş sağ iktidarlar tarafından idare edilmektedir. Türk solunun, sağ siyasal çevrelerden öğreneceği yeni hiçbir şey yoktur. Cumhuriyet Halk Partisi’nin yönetim yapısı ise, ancak ve ancak parti tüzüğü ve programını benimsemiş insanlardan oluşmalıdır.
Mustafa Kemal Atatürk’ün, ‘Benim iki büyük eserim vardır; biri Türkiye Cumhuriyeti diğeri Cumhuriyet Halk Partisi’dir.’ sözlerine mazhar olmuş partimizin yüzüncü yaşını kutluyoruz. Bu bizim için büyük bir gurur vesilesidir, hepimize kutlu olsun.
Katılımcı demokrasiyi, etkin bir şekilde parti içinde hayata geçirmek zorundayız. Memlekete demokrasi vadederken, parti işleyişi söz konusu olduğunda bundan uzak durmayı asla kabul etmiyoruz. Daha demokratik ve çoğulcu katılımı esas alan bir tüzük yazmalı, unutulduğunu zanneden en ücra köydeki üyemizi de Cumhuriyet Halk Partisi’nin işleyen çarkları arasına dâhil etmeliyiz. Önseçimi savunmaktan çekinmemeliyiz. Bunu söylerken, üyelerin sürece katkısını da önseçime indirgeyemeyiz. Aktif üye/pasif üye ayrımı ile emek verenler ile kendisini kızağa çekmiş olanları ayıracağız.
Değerli dostlar,
Türk siyasi tarihinin bir kısmı da içinden geçtiğimiz süreci tanımlayan kavram olan siyasal İslamcı idarenin tasallutu altındadır. Bu idare, dini ve inanç değerlerini suiistimal etmek suretiyle Türk milletine psikolojik esareti ve teslimiyeti dayatmaktadır. Milletin sessizliği bundandır. Bu esaret zincirini kırıp atacağız.
2023 seçim sonuçları, hepimizde ciddi bir karamsarlık, geleceğe dair büyük bir umutsuzluk ve belki de çaresizlik duygusu yaratmış olabilir. Seçimlerin bu şekilde psikolojik sonuçları da maalesef vardır.
Ancak, Atatürk devriminin ışığına inanmış hiçbir yurtseverin köşeye çekilmeye, teslim olmuş gibi davranmaya hakkı yoktur. İnandığımız idealleri hayata geçirmek için çalışmaya devam edeceğiz. Düştüğümüz yerden kalkmasını bileceğiz. Ben yürekten inanıyorum ki, her gecenin bir sabahı olduğu gibi, her şer yönetimin de mutlaka bir sonu vardır. Elbirliği ile bu başarıyı elde edeceğiz.
Son olarak; Bir Atasözü der ki; “Sen değiştiğinde, talihin de değişir.” Değişmek, gelişmenin en anlamlı adımıdır.
Bu duygu ve düşüncelerle, kapımızın herkese açık olduğunu ifade ederek, partimize emek vermiş ve bundan sonra emek vermek için yola çıkacak olan herkesi bu mücadeleye destek vermeye davet ediyor, Samsun İl Başkanlığı görevinde bulunduğumuz dönemde yapmış olduğumuz özverili çalışmalardan aldığımız güçle ve siz değerli partililerimizden aldığım destekle, Cumhuriyet Halk Partisi Samsun İl Başkanlığına adaylığımı açıklıyorum.
Hepimize hayırlı uğurlu olsun.