Azerbaycan ve Ermenistan temsilcilerinin Doha Forumu’nda ortak medya görünümü, Güney Kafkasya’daki yeni jeopolitik gerçekliklerin diplomatik bir teyidi olarak öne çıktı.
Azerbaycan Basın Konseyi Yönetim Kurulu Üyesi Agil Alesger’e göre, Güney Kafkasya’da oluşan yeni gerçeklikler Doha Forumu’nda siyasi ve diplomatik düzlemde sergilendi; savaş dönemi söylemleri yerini barış ve iş birliği gündemine bırakıyor.
Bu yeni dönemin merkezinde Azerbaycan’ın inisiyatifi, siyasi iradesi ve diplomatik faaliyetleri bulunuyor. Gelişmelerin sembolik teyidi olarak, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Hikmet Hacıyev ile Ermenistan Güvenlik Konseyi Sekreteri Armen Grigoryan, Doha’da ilk kez uluslararası medya karşısında barış sürecini değerlendirdi.
İki tarafın görüşmeler sırasında 2020 sonrası dönemde şekillenen diyalog kanallarını ele aldığı belirtildi. Sürece Avrupa Birliği’nin teknik ve siyasi destek sağladığı, ancak müzakerelerin temelini oluşturan sınırların belirlenmesi ve iletişim hatlarının açılması gibi konulara içerik kazandıran tarafın Azerbaycan olduğu vurgulandı.
Normalleşme sürecinin önemli bir doruk noktasının, ABD Başkanı Donald Trump arabuluculuğunda Washington’da parafe edilen barış anlaşması olduğu ifade edildi. Bu durumun, Azerbaycan’ın barış gündemini son aşamaya taşıyan taraf olduğunu ve Batı başkentleri için kalıcı ilişki kurulabilecek aktörün Bakü olduğunu gösterdiği değerlendirildi.
Bu siyasi mimarinin temel sütununun Azerbaycan’ın iradesi üzerine inşa edildiği belirtilirken, Batı’nın rolünün daha çok teknik ve moderatör fonksiyonuyla sınırlı kaldığı ifade edildi.
Türkiye’nin süreç boyunca Azerbaycan ile aynı stratejik çizgide hareket ettiği ve Güney Kafkasya’da kalıcı barışın tesis edilmesinin savunucularından olduğu belirtildi. Ankara’nın Ermenistan ile ilişkilerin normalleşmesine hazır olduğu ancak bu durumun temel şartının Ermenistan’ın Azerbaycan’ın egemenliğine ve toprak bütünlüğüne tam riayet etmesi olduğu vurgulandı.
Türkiye için normalleşme sürecinin kilit noktasının, Azerbaycan ile dayanışmanın korunması ve Ermenistan’ın yeni bölgesel gerçekliği kabul etmesi olduğu aktarıldı.
Doha Forumu’ndaki diplomatik hareketlilik, Azerbaycan’ın çatışmanın askeri safhasını kapatan, savaş sonrası hukuki çerçeveyi belirleyen ve bölgesel barış gündemini inşa eden taraf olarak konumunu küresel arenada görselleştirmesine hizmet etti.
Sonuç olarak, Doha’daki gelişmelerin, Güney Kafkasya’daki yeni güç dengesinin ve Azerbaycan’ın elde ettiği siyasi üstünlüğün uluslararası alanda gösterimi olduğu değerlendirildi. Bölgede kalıcı istikrarın tesisi için Bakü ile çalışmanın bir zorunluluk olarak sunulduğu ifade edildi.