Ankara 42’nci Asliye Hukuk Mahkemesi, CHP’nin eski Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş ve bazı delegelerin kurultayın iptali talebiyle açtığı davayı, dava açma ehliyetinin bulunmaması ve davanın konusuz kalması nedeniyle reddetti. Mahkeme ayrıca, “Oy karşılığı pazarlık yapan delegenin iradesi fesada uğramış sayılmaz” değerlendirmesinde bulundu.
Ankara 42’nci Asliye Hukuk Mahkemesi, CHP’nin 38’inci Olağan Kurultayı’ndaki usulsüzlük iddialarına ilişkin açılan davayı karara bağladı. Davacılar arasında yer alan eski Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş ve bazı delegelerin kurultayın iptali talebi reddedildi.
Mahkeme, Lütfü Savaş’ın CHP Merkez Yönetim Kurulu tarafından ihraç istemiyle Yüksek Disiplin Kurulu’na sevk edildiğini ve ihraç kararının kesinleştiğini belirtti. Bu nedenle Savaş’ın “dava açma ehliyetinin bulunmadığına” hükmetti.
Mahkeme, davacılardan Yılmaz Özkanat’ın da partiden ihraç edildiğini tespit ederek, her iki ismin davasını “aktif husumet ehliyeti yokluğu” gerekçesiyle reddetti. Mahkeme ayrıca, CHP’nin Yüksek Seçim Kurulu (YSK) denetiminde yeni kongre ve kurultaylar gerçekleştirmesi nedeniyle davanın konusuz kaldığına karar verdi.
Kararda, CHP’nin Siyasi Partiler Kanunu kapsamında YSK denetiminde yeni kongre ve kurultaylar düzenlediği, seçimlerin ilçe seçim kurullarınca onaylandığı ve sonuçların tasdik edildiği vurgulandı. Bu nedenle, “iptali talep edilen kurultay ve kongrelerin üzerinden yeni seçimler yapıldığı” gerekçesiyle davanın konusuz kaldığı belirtildi.
Davacılar, kurultayda bazı delegelere menfaat sağlanarak oylarının yönlendirildiğini iddia etmişti. Mahkeme, Türk Borçlar Kanunu’nun ilgili maddelerine atıf yaparak, bu durumda “aldatma” halinin değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.
Mahkeme, Ankara ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılıklarında yürütülen soruşturma dosyalarındaki tanık beyanlarını incelediğini belirterek, bazı delegelerin menfaat temin ettiklerine ilişkin ifadeler bulunduğunu ancak bunun “oy karşılığı pazarlık” anlamına geldiğini ifade etti. Mahkeme, bu durumun “iradelerinin fesada uğradığı” anlamına gelmeyeceğini kaydetti.