Ankara Ticaret Odası Başkanı Gürsel Baran, olası Marmara depremi riskine karşı sanayi tesislerinin İç Anadolu Bölgesi’ne, özellikle Ankara’ya taşınmasının sürdürülebilirlik açısından önemini vurguladı.
Ankara Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran, ATO Olağan Meclis Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, Türkiye’nin sanayi üretiminin büyük bölümünü barındıran Marmara Bölgesi’ndeki deprem riskine dikkat çekti.
Baran, sanayi sektörünün devamlılığı ve üretim güvenliği için, yoğunluklu olarak Marmara Bölgesi’nde bulunan üretim tesislerinin Ankara merkezli İç Anadolu Bölgesi’ne kaydırılması gerektiğini belirtti. ATO Başkanı, Ankara’nın sanayi bölgeleri, altyapısı ve yetişmiş insan gücü ile bu dönüşüm için hazır olduğunu ifade etti.
Gürsel Baran, deprem uzmanlarının Marmara Bölgesi’nde olası bir büyük depremin etkilerine dair uyarılarına atıfta bulundu. Türkiye GSYİH’sının yaklaşık yüzde 30’unun İstanbul’da üretildiğini, bu oranın deprem riski yüksek Marmara Bölgesi dikkate alındığında yüzde 60’lara çıktığını dile getirdi. Baran, ❝İstanbul’da ya da o bölgede gerçekleşecek ve İstanbul’un da etkileneceği bir depremin vereceği zarar çok büyük olacaktır.❞ değerlendirmesini yaptı.
ATO Başkanı, bu taşınmanın İstanbul üzerindeki hem ekonomik hem de sosyal yükü azaltacağını sözlerine ekledi.
Toplantıda ayrıca Gümrük Birliği Anlaşması’nın güncellenmesi konusu ele alındı. Baran, 1996’da yürürlüğe giren anlaşmanın modernizasyon ihtiyacı olduğunu belirtti. Mevcut anlaşmanın sanayi ürünlerini kapsadığını, ancak modernizasyon ile tarımın tamamı, hizmetler, e-ticaret ve kamu alımları gibi alanların da dahil edilmesi gerektiğini söyledi.
Bu güncellemenin Türkiye için sadece bir ticaret anlaşması genişlemesi olmadığını kaydeden Baran, ❝Gümrük Birliği’nin modernizasyonu Türkiye için ticari anlaşma güncellemesinden öte, yatırımı güçlendiren, ihracatı büyüten, Türkiye’nin yeşil dönüşümünü hızlandıran bir adım olacak.❞ şeklinde konuştu.
Baran, dünya ekonomisinin jeopolitik dengelerin değişimi, tedarik zincirlerinin yeniden yapılanması, dijitalleşme ve yeşil dönüşüm rekabeti ekseninde bir geçiş sürecinde olduğunu belirtti.
Enflasyon, sıkı para politikaları, küresel tedarik zincirlerindeki parçalanma ve devam eden çatışmaların küresel ekonomide riskler oluşturmaya devam ettiğini ifade etti. Buna karşın, Türkiye ekonomisinin zorluklara rağmen büyüme seyrini sürdürdüğünü belirten ATO Başkanı, TÜİK verilerine göre 2025 yılının ikinci çeyreğinde GSYİH’nın yıllık bazda yüzde 4,8 büyüdüğünü aktardı. Bu büyüme ile IMF ve Dünya Bankası’nın yıl sonu büyüme beklentilerini yükselttiğini de ekledi.