Prof. Dr. Zakir Avşar, 2002 sonrasında inşa edilen siyasal istikrarın Türkiye’de çok boyutlu bir değişimin miladı olduğunu belirtti. Avşar, AK Parti döneminde demokratik süreçlerin derinleştiğini ve Türkiye’nin dış politikasında çok boyutlu bir yaklaşıma geçildiğini ifade etti.
Prof. Dr. Zakir Avşar, 2002 sonrasında Türkiye’de yaşanan değişimleri değerlendirdi. Avşar, bu tarihin devletin yönetim anlayışından ekonomik modele, dış politikadan toplumsal yapıya kadar geniş bir yelpazede değişimin başlangıcı olduğunu söyledi. 2002’den sonraki siyasi istikrarın, 1990’lardaki koalisyon krizlerinin yol açtığı kırılgan yönetim modeline karşı güçlü bir yürütme ve seçmen desteğiyle meşruiyet sağladığını belirtti.
Avşar, AK Parti döneminde demokratikleşme sürecinin sadece seçimlerle değil, vesayet mekanizmalarının geriletilmesiyle de derinleştiğini vurguladı. 2007’deki e-muhtıra, 2008’deki kapatma davası ve 2013 sonrasındaki yargı merkezli müdahale girişimlerinin, seçilmiş iktidar ile atanmış otorite arasındaki gerilimi gözler önüne serdiğini ifade etti. ❝15 Temmuz 2016 darbe girişimi, Türkiye’nin demokratik olgunluk seviyesinin en somut göstergesi olmuştur. Halkın ve kurumların kararlı duruşu, sivil iradenin üstünlüğünü perçinlemiştir.❞ şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi, anayasa reformu ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişin, vesayet sistemine karşı oluşturulmuş demokratik güvenceler olarak görülebileceğini belirtti. Yeni yönetim modelinin karar alma süreçlerinde hız, koordinasyon ve hesap verebilirliği artırmayı hedeflediğini kaydetti.
Avşar, 2001 krizinin ardından uygulanan yapısal reformlarla 2002-2013 arasında ortalama yüzde 5,5’lik büyüme oranına ulaşıldığını, kamu borç stokunun milli gelire oranının azaldığını ve bütçe disiplininin sağlandığını hatırlattı. 2010’lu yıllardan itibaren küresel dalgalanmalar ve jeopolitik risklerin etkisiyle üretim modelinde yerlileşme stratejisinin öne çıktığını belirten Avşar, ❝Milli teknoloji hamlesi ve yerli sanayi vizyonu, ekonomik büyümenin ana unsurlarından biri haline gelmiştir.❞ dedi.
2000’li yıllarla birlikte sosyal politika paradigmasının değiştiğini belirten Avşar, sosyal yardımların kurumsallaşması, yoksullukla mücadelede hedef odaklı politikaların uygulanması ve sağlıkta dönüşüm programının toplumsal refahı artırdığını söyledi. ❝Yaşam beklentisi 2002’de 70 yıl iken 2020’lerde 78 yıla çıkmıştır.❞ diyen Avşar, eğitimdeki yaygınlaşma ve kadın istihdamındaki artışın da toplumsal dönüşümün önemli göstergeleri olduğunu vurguladı.
Türkiye’nin 2002 sonrasında dış politikasında çok boyutlu bir yaklaşıma geçtiğini ifade eden Avşar, ❝Batı merkezli konumlanma yerini çok yönlü, insani ve bölgesel eksenli diplomasiye bırakmıştır.❞ dedi. Afrika, Latin Amerika ve Asya açılımlarının yanı sıra savunma sanayiindeki yerlileşme sürecinin Türkiye’nin küresel ölçekte otonom hareket etme kapasitesini artırdığını belirtti. ❝Suriye krizi, göç yönetimi ve Doğu Akdeniz’deki enerji rekabeti gibi konularda Türkiye hem güvenlik hem diplomasi boyutlarını içeren çok katmanlı bir politika geliştirmiştir.❞ şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Zakir Avşar, 2002-2025 döneminin Türkiye’nin modernleşme tarihinde en uzun soluklu siyasal istikrar evresi olduğunu vurguladı. ❝Bugün Türkiye Yüzyılı olarak formüle edilen vizyon, 23 yıllık istikrar, kalkınma ve toplumsal dönüşüm sürecinin birikimsel sonucudur.❞ ifadelerini kullanan Avşar, 3 Kasım 2002’nin Türkiye’nin çağdaş siyasal tarihindeki en kritik kırılma noktalarından biri olarak kalacağını belirtti.