Prof. Dr. Zakir Avşar, yazısında emekli aylıklarının iyileştirilmesi taleplerinin yer aldığı bütçe döneminde, yaşlı yoksulluğunun temelinde demografik değişim ve sosyal güvenlik sistemleri arasındaki uyumsuzluğun bulunduğunu belirtti.
Akademisyen ve haber7.com yazarı Prof. Dr. Zakir Avşar, kaleme aldığı “Yaşlı yoksulluğu ve biz” başlıklı yazısında, güncel ekonomik tartışmaların odağında yer alan emekli maaşlarının iyileştirilmesi ihtiyacına dikkat çekti.
Yazara göre, emeklilerin ve çalışan kesimin geçim sıkıntısı yaşadığı gerçeği kabul edilmekle birlikte, bu sorunun yalnızca iktidar değişikliği ile çözülemeyecek yapısal sorunlar içerdiği vurgulandı. Avşar, yerel seçim sonuçlarının bir gösterge olarak ele alınması gerektiğini ifade etti.
Avşar, ortalama yaşam süresinin uzaması, doğurganlık oranlarının düşmesi ve teknolojik gelişmelerin etkisiyle modern toplumların demografik bir dönüşüm içinde olduğunu belirtti. Bu çok boyutlu dönüşümün en somut sonucunun, yaşlı yoksulluğunun artışı olduğunu kaydetti.
Yaşlı yoksulluğunun, sadece ekonomik kaynakların yetersizliği anlamına gelmediğini, aynı zamanda bireyin uzun ömür sürecindeki ekonomik, sosyal ve sağlık kırılganlıklarının yoğunlaştığı bir risk alanı olduğunu dile getirdi. Bu durumun, çözüm için çok katmanlı sosyal mimari gerektirdiğini ifade etti.
Yaşlı yoksulluğunun artışındaki temel etkenin, 20. yüzyıl ortalarında oluşturulan sosyal güvenlik sistemlerinin güncel demografik gerçeklikle uyumsuzluğu olduğunu aktardı. Eskiden geniş işgücü tabanının sınırlı yaşlı nüfusu finanse ettiği modellerin, günümüzde tersine döndüğünü ve prim tabanının daraldığını belirtti.
Bu yapısal dönüşümün Almanya, Fransa ve Japonya gibi gelişmiş sanayi ülkelerinde dahi bütçe açıklarını büyüttüğünü belirten Avşar, sorunun sadece demografik olmadığını ekledi. Küresel işgücü piyasalarındaki esneklik, güvencesiz çalışma biçimleri ve kayıt dışı istihdamın artışının, bireylerin emeklilik dönemindeki finansal kapasitesini zayıflattığını ifade etti.
Japonya’nın 65 yaş üstü nüfusun %30’a yaklaştığı bir örnek olarak sunulduğu yazıda, bu durumun emeklilik sisteminin mali yükünü artırdığı ve ileri yaşlarda çalışma zorunluluğunu doğurduğu ifade edildi.
Türkiye özelinde ise, uzun süre genç nüfus avantajına sahip olunsa da hızla yaşlanan ülkenin mevcut sosyal güvenlik sisteminin bu dönüşüme hazır olmadığı belirtildi. Kayıt dışılık, düşük ücretli istihdam ve emekli aylıklarının enflasyon karşısında değer kaybetmesi gibi faktörlerin, emekli gelirlerini taban seviyelere yaklaştırdığı vurgulandı.
Prof. Dr. Avşar, yaşlı yoksulluğu ile mücadelenin, ekonomik büyüme, kayıt dışılığın azaltılması, reel ücretlerin iyileştirilmesi ve tamamlayıcı emeklilik sistemlerinin yaygınlaştırılması gibi uzun vadeli yapısal dönüşümler gerektirdiğini belirtti. Yaşlılara sunulan hayat standardının, ülkenin ekonomik gücünün ve ahlaki derinliğinin göstergesi olduğunu sözlerine ekledi.