Şair Erkılıç, yeni dizelerinde güncel toplumsal ve siyasi kırılmalara, “gayya” ve “ölüm” temaları üzerinden şiirsel bir perspektif sunuyor.
Şair Erkılıç, kaleme aldığı yeni dizelerinde insanlığın karşı karşıya olduğu derin sorunlara, siyasi gerilimlere ve süregiden adaletsizliklere odaklanıyor. Eser, günümüz dünyasındaki karmaşık durumu, “esrarengiz gece”, “karanlık dip” ve “gayya” gibi imgeler üzerinden mecazi bir dille aktarıyor.
Eserin ilk bölümleri, politik yorgunluğun ve sürmekte olan çatışmaların gölgesinde kalan bir atmosferi betimliyor. Şair, bu bağlamda gerçeğin ve hayalin sınırlarının bulanıklaştığı bir “gayya” kuyusuna atıfta bulunuyor. Bu durum, okuyucuyu güncel olayların yarattığı sıkıntılı ruh haline davet ediyor.
Erkılıç, dizelerinde fiziksel yıkımları ve insan yaşamına yönelik tehditleri de işliyor. İnsanların zarar gördüğü, yapıların yıkıldığı ve yaşamın tehdit altında olduğu bir ortam tasviri yapılıyor. Şair, bu atmosferi “esrarengiz ölüm” ve “bin bir zulüm” ifadeleriyle vurguluyor ve yaşam ile ölüm arasındaki ince çizgiyi şiirsel bir dille sorguluyor.
Şair, metinde yer alan dörtlüklerde, umudu ve yaşam mücadelesini karanlık ve ölüm tehditleri karşısında konumlandırıyor. “Gayya kuyusunda güneşi gördüm” dizesi, en zorlu koşullarda bile bir aydınlanma arayışını ifade ederken, yaşamın devamlılığı için verilen çabayı sembolize ediyor.
Son bölümlerde, eleştiri siyasetin sığlığına ve toplumsal sevgisizlik ortamına yöneliyor. Şair, bu durumun bireysel dertlerin ötesinde kolektif bir sorun teşkil ettiğini belirtiyor. “Derince kazılan kuyu” metaforu, bu derinleşen sorunları ve duygusal boşluğu ifade ediyor.
Şiir, “Uykuda mısın sevgili yarim” türküsü ile son buluyor. Bu son dize, şairin yaşadığı “esrarlı dünyaya” ve hayata dair sorgulamaların ardından uyanma temasını işleyerek okuyucuyu olayların ortasında bırakıyor.