Prof. Dr. Zakir Avşar, Türkiye’nin kentsel dönüşüm politikalarının, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ilgisi ve Bakan Kurum’un çabalarıyla afet risklerini azaltmayı hedefleyen bütünleşik bir model haline geldiğini belirtti.
Prof. Dr. Zakir Avşar, Türkiye’nin yüksek sismik risk altında olduğunu ve nüfusun yaklaşık %70’inin deprem kuşağında yaşadığını vurgulayarak, kentsel dönüşüm çalışmalarının bir zorunluluk olduğunu ifade etti.
Avşar’a göre, bu dönüşüm politikaları yalnızca fiziksel yenileme amacını taşımamakta; aynı zamanda sosyal sürdürülebilirlik, mekânsal adalet ve toplumsal dayanıklılığı kapsayan çok boyutlu bir yaklaşımı temsil etmektedir.
Prof. Dr. Avşar, 21. yüzyılda şehirlerin artık sadece ekonomik merkezler değil, aynı zamanda toplumsal güvenlik ve ulusal direncin temelini oluşturduğunu kaydetti. Jeolojik riskler göz önüne alındığında, şehir planlamasının mühendislik disiplininin ötesine geçerek kamu güvenliği stratejisine dönüştüğünü belirtti.
Avşar, kentsel dönüşümün gerekliliğini üç ana eksende topladı: Türkiye’nin büyük kısmının deprem kuşağında yer alması, plansız kentleşmenin riskleri ve dirençli şehirlerin bütüncül yaşam kalitesi gereksinimi.
Uzmana göre, Türkiye’nin uyguladığı kentsel dönüşüm politikaları, klasik imar reformlarından farklı olarak, bir risk yönetimi ve toplumsal dayanıklılık stratejisi olarak şekillenmektedir.
Avşar, dönüşüm süreçlerinin vatandaş odaklı ve mekânsal adaleti gözeterek ilerlediğini ekledi. Yeni yapılaşma standartlarının enerji verimliliği ve çevresel etkilerin azaltılması gibi küresel standartlarla uyumlu olduğunu aktardı. Prof. Dr. Avşar, dirençli şehirler inşa etmenin, yalnızca afetlere değil, aynı zamanda ekonomik dalgalanmalara ve iklim krizine karşı dayanıklılığı artırmanın somut bir ifadesi olduğunu sözlerine ekledi.