PKK terör örgütünün 12. kongresinde aldığı öne sürülen fesih ve silah bırakma kararı, Prof. Dr. Zakir Avşar’ın analizine göre Türkiye’nin başarılı terörle mücadele stratejisinin bir sonucu olarak değerlendiriliyor. Avşar, söz konusu kararı içeren metindeki Lozan Antlaşması’na yönelik atıfların bazı çevrelerce yanlış yorumlandığını ve bu durumun terör örgütünün ideolojik iflasını gizleme çabası olduğunu savunuyor.
PKK’nın Kararı ve Lozan Tartışmaları
Prof. Dr. Zakir Avşar, yazısında terör örgütü PKK’nın 12. kongresini toplayarak varlığına son verdiğini, silah bırakıp teslim edeceğini açıkladığı bir metin yayımladığını belirtiyor. Bu metinde, örgütün geçmişteki gerekçelerine atıfla Lozan Antlaşması’na değinen ifadelerin yer aldığını kaydeden Avşar, bazı yorumcuların bu durumu devlet ile örgüt arasında bir anlaşma ya da Lozan’ın hiçe sayılması olarak değerlendirmesini eleştiriyor. Avşar’a göre, bu tür yorumlar gerçeklerden ve tarihten kopuktur; terör örgütünün daha önceki kongre bildirilerinde de benzer iddiaların bulunduğunu ve bu metnin devletle yapılmış bir pazarlık sonucu değil, örgütün kendi kamuoyu için kaleme alınmış bir metin olduğunu vurguluyor.
Terör Ekosistemine Yönelik Mücadele ve Yeni Güvenlik Mimarisi
Avşar’ın analizine göre, PKK’nın bu adımı atmasının temel nedeni Türkiye’nin son on yılda geliştirdiği ve terör ekosistemini çökerten yeni güvenlik mimarisidir. Askeri operasyonlar (Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı, Kaplan, Pençe serisi) ile sadece teröristlerin değil, onların beslendiği lojistik, ekonomik, sosyal ve istihbari iç-dış kaynakların da kurutulduğunu belirten Avşar, Türkiye’nin terörle mücadele paradigmasının kökten değiştiğini ifade ediyor. Yerli ve milli teknolojilerle sağlanan asimetrik savaş üstünlüğü, teknolojik caydırıcılık, sınır ötesi istihbarat yetkinliği ve yeni müttefiklik biçimlerinin bölgesel denklemi değiştirdiğini vurguluyor. Bu sürecin, terörün beslendiği “karanlık ekosistemleri çökerttiği”ni ve Türkiye’yi bölgesel bir oyun kurucuya dönüştürdüğünü savunuyor.
Türkiye’nin Bölgesel Rolü ve Lozan’ın Ötesinde İnşa
Avşar, Lozan Antlaşması’nın Türkiye’nin uluslararası statüsünü ve sınırlarını belirleyen temel bir belge olduğunu ve kimsenin buna dokunamayacağını belirtiyor. Ancak günümüzde Lozan’ın ötesinde bir Türkiye inşa edildiğini, bunun antlaşmanın ilgası değil tahkimi anlamına geldiğini savunuyor. Bu yeni stratejik alanın, mevcut sınırların ötesinde bir etkinlik alanı olduğunu dile getiriyor. Avşar’a göre Musul, Kerkük, Kuzey Suriye, Doğu Akdeniz gibi alanlarda Türkiye’nin aktif rolü, Lozan’ın zayıflamasının değil, çöken terör düzeninin ve yeni bölgesel güç mimarisinin bir sonucudur. Prof. Dr. Zakir Avşar, analizinde şu ifadelere yer veriyor: ❝Bu metin terör örgütünün kendi kamuoyu için yazdığı, fesih ve silah bırakma kararını izah ettiği, kendine ait bir metindir… Türkiye Cumhuriyeti devleti, terör örgütü ile bir masaya oturmamış, pazarlık yapmamış, muhataplık ilişkisine girmemiş, herhangi bir söz vermemiştir.❞ Ayrıca, ❝Lozan Antlaşması, Türkiye’nin uluslararası statüsünü ve sınırlarını belirleyen temel belgedir. Kimse dokunmaz, dokunamaz… Ancak şu da açıktır ki, günümüzde Lozan’ın ötesinde bir Türkiye inşa edilmektedir.❞ ve ❝Türkiye’nin yaptığı şey, anlamak isteyenlere, görmek isteyenlere açıktır ve Türkiye Yüzyılı, Kutupbaşı Ülke Türkiye, Terörsüz Türkiye yaklaşımları ile artık tehdit üretmeyen sınırların ve iç güvenliği garanti eden dış politika adımlarının inşasıdır.❞ şeklindeki ifadelerle Türkiye’nin stratejik dönüşümünü ve terörle mücadeledeki başarısının yarattığı yeni durumu özetliyor. Avşar, Türkiye’nin hem Lozan’ı daha muhkem hale getirdiğini hem de çökerttiği terör ekosisteminin ardından oluşan stratejik boşluğu doldurduğunu belirtiyor.