enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,2778
EURO
37,1124
ALTIN
3.017,67
BIST
8.908,47
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Samsun
Hafif Yağmurlu
17°C
Samsun
17°C
Hafif Yağmurlu
Cuma Yağmurlu
17°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
17°C
Pazar Açık
18°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
18°C
SON DAKİKA
Antalya-BHA Antalya ve diğer illerimizde yetişen narın satışları başladı. Hasadın oldukça yoğun mesaiyle geçtiğini söyleyen üreticiler bu yıl ekolte olarak rekora ulaştıklarını söylüyorlar. Genellikle iç piyasada narının tüketildiğini belirten üreticiler; “Sonbaharda en çok tüketilen ürünlerin başında nar geliyor diyorlar.  NAR’IN KİLOGRAMI 15-20 TL Bölge piyasasında narın kilogramının kalitesine göre ortalama 15-20-30 lira arasında değiştiğini ifade eden üreticiler, “Nar bolluğu aynı zamanda sert kışın habercisidir. Geciken yağışlar, üzüm ve incir gibi ürünlerin kurutma işlemlerinin daha verimli yapılabilmesi, pamuğun da daha iyi koşullarda toparlanabilmesine olanak sağladı. Bir yerde nar bolluğu kış aylarının da sert geçeceğinin belirtisidir.” Öte yandan iri taneli ve bol su olması nedeniyle sıkmak için daha fazla talep görülen nar Ayrıca nar 7 ay bozulmadan tazeliğini koruyabilen tek üründür.” 
TEKİRDAĞ-BHA Tekirdağ’ın Asyaport Limanı’nda, limana yanaşan gemilerin enerji ihtiyaçlarını elektrikle karşılayarak karbon emisyonunu sıfırlamayı hedefleyen Yüksek Gerilim ile Gemi Elektrik Besleme Tesisi açılışı yapıldı. Etkinliğe Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Durmuş Ünüvar, Tekirdağ Valisi Recep Soytürk ve çeşitli kurum ve kuruluşların temsilcileri katıldı.Açılış etkinlikleri, Asyaport yönetim binasında düzenlenen karşılama yemeği ve cuma namazıyla başladı, ardından katılımcılar tesise geçerek sistemin tanıtımını izledi ve toplu fotoğraf çektirdi. İlk olarak konuşan Prof. Dr Mustafa İnsel, “Bugün, ülkemizde denizcilik sektöründe önemli bir adımı birlikte atıyoruz. Günümüzde denizcilikte en büyük sorunlardan biri sera gazı emisyonlarının azaltılmasıdır. Uluslararası Denizcilik Örgütü bu konuda birçok kural yayınladı, ancak bu kuralların çoğu gemilerden limanlara kadar uzanan bir kapsama sahip değil. Özellikle limanlarda, gemilere karadan elektrik verilmesi, sera gazı salınımını azaltmanın en etkili yollarından biridir. Avrupa Birliği, bu konuda AR-GE projeleri ve Connecting Europe Fund gibi fonlarla limanları desteklemektedir. Bugün, Türkiye’nin ilk karadan gemiye elektrik verme testini Asyaport’ta gerçekleştiriyoruz. Bu sistem, Tekirdağ ve çevresinde hava kirliliğini azaltırken, Türkiye’nin sera gazı salınımını düşürme yolunda önemli bir adım olarak görülüyor. Teknolojik açıdan da ülkemiz için büyük bir ilerleme kaydediyoruz. Avrupa’da bu çapta elektrik sağlayabilen sadece üç konteyner limanı bulunmakta. Bugün açılışını yaptığımız tesis, sadece bu amaç için ve son teknolojiyle inşa edilmiştir. Bu adımın diğer limanlarımız ve Türk mühendislerimiz için de ilham verici olacağına inanıyorum. Bu süreçte emeği geçen tüm Asyaport ve MSC ailesine teşekkürlerimi sunuyorum. Artık başarı örneklerimizi kendi ülkemizden verebileceğiz. Bu önemli gelişmenin ülkemiz ve sektöre hayırlı olmasını diliyorum” dedi Törende konuşan Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Durmuş Ünüvar, denizcilik sektörünün sürdürülebilirlik açısından önemine değindi. Ünüvar, Türkiye’nin önemli bir deniz ülkesi olduğunu vurgulayarak, “Yeşil Liman uygulamasını güncelleyerek 2023’te yeniden yayınladık. Artık yeni limanlar da Yeşil Liman standartlarına göre inşa edilecek,” dedi. Bu standartların, enerji tüketiminin en az %5’inin yenilenebilir kaynaklardan karşılanması, sahil bandından elektrik sağlanması ve atık su geri dönüşümünü teşvik ettiğini belirtti. Asyaport Limanı’nın bu projeyle deniz taşımacılığında sürdürülebilirliği yeni bir boyuta taşımayı amaçladığını belirten yetkililer, tesisin limana yanaşan gemilere elektrik sağladığını, böylece karbon salınımını sıfıra indirerek çevre kirliliğini azalttığını açıkladı. Bu yeni tesisin çevreci bir adım olduğunu ifade eden Ünüvar, projeyi hayata geçiren yetkililere teşekkür ederek Türkiye’nin yeşil ve dijital denizcilik dönüşümünde öncü bir konuma gelmesi için çalışmalara devam ettiklerini vurguladı. Tekirdağ Valisi Recep Soytürk ise Tekirdağ’ın Trakya’nın ekonomik üssü olduğuna dikkat çekerek, “Yeşil ekonomi ile ilgili tüm çabayı gösteriyoruz. Bu gibi projeler Türkiye’de ilk, dünyada ise üçüncü olarak örnek teşkil ediyor,” şeklinde konuştu. Törenin ardından katılımcılar tesisi gezerek incelemelerde bulundu. Açılışın son aşamasında ise tesisten MSC OSCAR gemisine enerji aktarımı gerçekleştirildi. Programa, Asyaport Limanı Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Soyuer, Medlog Yönetim Kurulu Başkanı Emre Hüseyin Soyuer, Süleymanpaşa Kaymakamı Mustafa Güler, Süleymanpaşa Belediye Başkanı Volkan Nallar, İl Emniyet Müdürü Ahmet Metin Turanlı, oda başkanları, kurum müdürleri ve iş adamları katıldı.
Borsa İstanbul’da BIST100 endeksi haftanın son gününde arttı
Yerel yönetimlerden güç birliği mesajı
ANTALYA-BHA Antalya’da Jandarma Dedektifleri (JASAT) tarafından son 72 saatte 215 aranan şahıs yakalanarak adli makamlara teslim edildi. Antalya İl Jandarma Komutanlığınca suçların azaltılması, önlenmesi ve suçluların yakalanması maksadıyla Jandarma Dedektifleri, Jandarma Suç Araştırma Timlerinin (JASAT) çalışma yaptı. Farklı suçlardan aranmakta olan 10 yıl ve üzeri hapis cezası bulunan 5 şüpheli, 5-10 yıl arası hapis cezası bulanan 9 şüpheli, 0-5 yıl hapis cezası bulunan 43 şüpheli başta olmak üzere toplam 215 şüpheli şahıs yakalanarak adli makamlara teslim edildi.
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Selçuk Balcı: Karadeniz müziği benim mesleğim oldu

Selçuk Balcı: Karadeniz müziği benim mesleğim oldu
24.10.2024
2
A+
A-

HİLAL ACAR / ANKARA-BHA

Öncelikle, Selçuk Balcı kimdir? Kendinizi ve kariyer yolculuğunuzu nasıl anlatırsınız?

1988 yılının 4 Temmuz’unda, Rize’nin Çayeli ilçesinde dünyaya geldim. Babam ilkokul öğretmeniydi ve türkülere büyük bir sevgisi vardı. Evimizde türkü kasetleri hep başköşedeydi ve bu benim müzikle tanışıklığımın ilk adımı oldu. Babamın türkü sevgisi beni de etkiledi ve dokuz yaşında bağlama çalmaya merak sardım. Dayım biraz bağlama çalmayı biliyordu, o da bana birkaç türkü çalmayı öğretti. Böylece müzik yolculuğum başlamış oldu. Babamın vefatından sonra Ankara’ya taşındık ve çocukluğumun önemli bir kısmı burada geçti. Müzikle ilerlemek istiyordum, bu yüzden bağlamadan sonra kemençeye yöneldim ve zamanla Karadeniz müziği benim mesleğim haline geldi.

Neden Ankara? İstanbul yerine burada yaşamayı seçmenizin sebebi nedir?

Babamın vefatından sonra Ankara’ya taşınmak zorunda kaldık; burada akrabalarımız vardı ve onların yanında yeni bir hayat kurduk. Ankara’nın sakinliği, huzuru bana iyi geldi ve zamanla bu şehri benimsedim. Havasının kuru olmasını bile seviyorum. Çoğu insan, “Deniz yok burada, nasıl yaşıyorsun?” diye soruyor. Ben de onlara, denizi özlemeyi sevdiğimi söylüyorum. Çünkü bir manzaraya sürekli bakarsanız, o manzara size sıradan gelmeye başlar.

İstanbul’a gittiğimde hâlâ vapurdan martılara simit atarım, İstanbul’da yaşayanlar bana güler. Onlar için bu, sıradan bir şey ama benim için hâlâ çok özel. Çünkü ben Karadeniz’i ve denizi özlüyorum ve özlediğim şeyin müziğini yapıyorum.

Karadeniz müziğinin gelişimi hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce nasıl bir yol kat etti?

Karadeniz müziği günümüzde çok daha geniş bir kitle tarafından kabul görüyor. Eskiden Karadeniz denince akla sadece horon gelirdi, ama artık ağıtları ve hüzünlü türküleriyle de tanınan bir bölge haline geldi. Bunu büyük ölçüde televizyon dizilerine bağlıyorum; diziler sayesinde insanlar Karadeniz’in daha dertli, melankolik yönüyle de tanıştı. Karadeniz ağzı hem eğlenceli hem de hüzünlü müziğe çok uygun bir tarzdır. Biz konserlerimizde bu zenginliği gösteriyoruz; bir yandan hüzünlü şarkılar çalarken bir yandan horon da teptiriyoruz. Müziğimizde hem coşkuyu hem de hüznü bir arada yaşatabiliyoruz.

Karadeniz müziğini daha geniş kitlelere ulaştırmak ve sevdirmek için neler yapılabilir?

Yöresel enstrümanlar başka orkestralarda da kullanılabilir ve böylece daha geniş bir dinleyici kitlesine ulaşabiliriz. Kendi müziğimde kemençeyi kullanıyorum ama aynı zamanda bas gitar, elektronik gitar gibi Batı enstrümanları da eşlik ediyor. Bu tür modern düzenlemelerle Karadeniz müziği daha evrensel hale gelebilir ve daha fazla insanın ilgisini çekebilir. Yeniliklere açık olmak önemli; klasik kalmak için bile bazen yeniliklerden faydalanmak gerekiyor.

“Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz” dizisinde eserinizin çalınması sizin için ne ifade ediyor? Bu tür projelerde yer almak müziğinize nasıl katkı sağlıyor?

“Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz” gibi geniş bir izleyici kitlesine sahip bir dizide eserimin çalınması, müziğimin daha fazla insana ulaşması açısından önemliydi. Böyle projeler, Karadeniz müziğinin farklı yönlerini tanıtma fırsatı sunuyor. Diziler, müziğimize kısa vadede popülerlik kazandırabiliyor, ancak kalıcılığı sağlamak yine sanatçının elinde. Benim için önemli olan, müziğimin dizide duyulmasının ötesinde, insanların o eseri kalplerinde yaşatmaları.

Nitekim “Deniz Üstünde Fener” gibi eserlerim hiçbir dizide çalınmamasına rağmen, Karadeniz müziğinin klasiklerinden biri haline geldi. Müzik, geçici popülaritenin ötesine geçebildiğinde gerçek anlamda değer kazanıyor.

Neden kemençe? Başka enstrümanlar yerine neden bu tercihi yaptınız?

Kemençeye olan ilgim, onunla sadece Karadeniz müziği mi yapılabilir yoksa başka tarzlara da uyum sağlayabilir mi merakıyla başladı. Bizim yörede genellikle tulum çalınır ama tulum çalarken hem nefes kontrolü hem de şarkı söylemek oldukça zor. Kemençenin kemana benzer bir yapısı var ve bu da beni etkiledi. Sesinin derinliği ve duygusallığı, enstrümanı daha da çekici hale getiriyor. Ben her zaman derim, çaldığınız enstrümanın hangi yöreye ait olduğundan ziyade, hangi yüreklere hitap ettiği önemlidir.

Beste yaparken nasıl bir süreç izliyorsunuz? İlhamınızı nereden alıyorsunuz?

Beste yaparken genelde planlı olmuyorum. İlham, çoğu zaman beklenmedik anlarda gelir. Yağmurlu bir hava, etrafta kimsenin olmadığı bir ortam, sadece yağmurun sesi… Bu tür anlar beni derinden etkiler. Hatta “Yağmurun Kaydesi” isimli bir beste yapmıştım, yağmurun sesi bana ilham verdi. Eskişehir’de bir konserde, ip gibi yağmur yağıyordu; tüm ekip sahneyi terk etti ama ben yağmurun altında tek başıma söylemeye devam ettim. O anın verdiği duygu, unutulmazdı.

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

sanalbasin.com üyesidir